Tabii ki sorun, nitelikli ya da niteliksiz iş gücünün göçü, sadece ücretle alakalı da değil. Çalışma yasalarıyla başlayan, adil ücretlendirmeden, eşitliğe, eğitimden sağlığa. İnsanın yaşamsal gereksinimlerini ve sosyal yaşamını destekleyen tüm hayatını bir bütün olarak ele alarak, devletsel ve toplumsal bir değişimimizin de şart olduğunu unutmamamız gerekmektedir.
Ülkelerin gelişmiş ekonomilere sahip oldukları yüksek teknolojinin en önemli etkenlerinden birisi nitelikli iş gücü varlığıdır. İş gücünde nitelik, diğer ülkelerden ayrışmış en belirgin konulardandır. Çünkü nitelikli iş gücüne sahip ülkeler, bugün küresel ekonomiyi yöneten katma değeri yüksek teknolojik ürünler üreterek ekonomileri ve dolayısıyla kişi başı millî gelirleri nedeniyle eğitimden sosyal yaşama tüm standartları gelişmiş ülkelerdir. Doğal olarak geçmişte ve günümüzde bu faktörler güncelliğini korumaktadır. Ülkeler arasındaki gelişmişlik durumuna göre; nitelikli iş gücü problemi farklılıklar gösterse de her zaman gündemde kalmaktadır. Türkiye’de de üretimde kullanılan her geçen gün güçlenmekte, bu teknolojiler ve teknolojileri kullanırken ihtiyaç duyulan iş gücü konusunda, nitelikli iş gücünün önemi daha da belirgin olarak işletmelerin temel sorunları haline gelmiştir. Bu yazımda, günümüzde rekabet edebilmenin önemli koşullarından bir tanesi olan nitelikli iş gücünün önemini anlatmaya çalışacağım.
Gelişmiş ülkelerde rekabet edebilmenin yanı sıra katma değeri yüksek ürünler üretebilmenin ve bu üretimin sürdürebilirliğinin temel koşullarından birisi nitelikli iş gücüne verdikleri önemdir. Bu sebeptendir ki; gelişmiş ülkelerde azalan iş gücünün telafisi, gelişmekte olan ülkelerden sağlanan nitelikli iş gücü göçünü her zaman aktif tutmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan teknolojik ürün çeşitliliği ve bu ürün çeşitliliğinin yarattığı rekabet, nitelikli iş gücü rekabetine de sebebiyet vermektedir. Rekabet koşullarında işletmelerin varlığını sürdürebilmesinin önemli yollarından biri nitelikli işgücünü istihdam etmektir.
Türkiye’deki işletmelerin büyük bir oranını KOBİ’ler oluşturmakta ve bu işletmeler yatırımlar ve istihdam için önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Türkiye’deki işletmelerin %95’ten daha fazlasını KOBİ’ler oluşturmakta ve istihdam edilen işgücünün %78’den daha fazlası da KOBİ’lerde istihdam edilmektedir. Ancak esnek yapılarından dolayı KOBİ’ler piyasa koşullarına uyum sağlıyor gibi görünse de modern işletmeciliğin gereği olan alt yapı ve donanım gibi yatırımlara gerekli kaynak ayıramadığı gibi; nitelikli iş gücünün istihdam edilmesinde de oldukça zorluk yaşamaktadırlar.
KOBİ’lerin KOSGEB’deki tanımına baktığımızda yıl ortalaması 250’nin altında olan işletmelerin KOBİ vasfına girdiğini görüyoruz. Hal böyle olunca da Ülkemizde neredeyse işletmelerimizin tamamına yakınının KOBİ niteliğinde olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Demek ki ülkemizdeki nitelikli iş gücü sadece KOBİ’lerin sorunu değil, tüm işletmelerin ortak sorunu demektir.
Bugün işletmelerimizin birçoğu nitelikli elaman bulamamaktan, bulduğu elamanların ise maliyetlerinin çok yüksek olduğundan ve bu durumda rekabet edebilmenin mümkün olmadığından yakınmaktadırlar.
Özellikle son yıllarda savunma sanayi başta olmak üzere katma değeri yüksek ürünler üretme gayretinde olan Ülkemiz de acil eylem planı ortaya konulmalı, nitelikli iş gücünün oluşturulabilmesi için başta meslek liselerinin sayılarının hızlıca artırılması ve özendirilmesi, işletmelerde halihazırda çalışanların eğitimlerle verimli ve nitelikli hale getirilmesi, bununla birlikte özellikle çalışma koşulları ve ücret politikaları nedeniyle sürekli yurt dışı hayali kurarak kendisini bir türlü yurt dışına atabilmenin gayretinde olan gençlerimizin rekabetçi üretim için kendi ihtiyacımızın bu kadar bariz ortada olduğu düşünülerek işletmelerde istihdam edilebilmesi teşvik edilmelidir.
Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle baktığımızda göçe sebep olan nitelikli iş gücümüzün, küresel rekabetin olduğu gerçeğinde, uluslararası gücümüzü zayıflattığı, rekabet gücümüzü azalttığı görülmektedir. Hala Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olmamız, bizimle rekabet içerisinde olan ülkelerin, nitelikli iş gücü transferinde hedefteki ülkelerden birisi olduğumuz gerçeğini de unutmamamız gerekmektedir.
Tabii ki bu sorun, nitelikli ya da niteliksiz iş gücünün göçü, sadece ücretle alakalı da değil. Çalışma yasalarıyla başlayan, adil ücretlendirmeden, eşitliğe, eğitimden sağlığa. İnsanın yaşamsal gereksinimlerini ve sosyal yaşamını destekleyen tüm hayatını bir bütün olarak ele alarak, devletsel ve toplumsal bir değişimimizin de şart olduğunu unutmamamız gerekmektedir.