
TOKKDER (Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği) ve TNS Global işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilen araştırma çerçevesinde elde edilen verilere göre 2014 yılının 1. Çeyreği itibarıyla sektörün araç parkı yaklaşık 205 bin adede ulaştı; aktif büyüklüğü ise 10 milyar TL’yi aştı. Sektör, 2014 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 924 milyon TL yeni araç yatırımı yaparak 14 bin 500 yeni aracı filosuna dahil etti.
TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İlkay Ersoy; 2014 yılında Türkiye operasyonel kiralama sektörünün araç parkının yüzde 7-yüzde 10 seviyelerinde bir büyüme kaydederek 220 bin-227 bin adet seviyelerine ulaşacağını tahmin ettiklerini söylüyor. Otomotiv pazarından en büyük pay alan sektörlerin başında gelen Türkiye operasyonel kiralama sektörünün, 2014 yılında tahminen 80-85 bin adet yeni aracı filosuna dahil edeceğini düşündüklerini belirten Ersoy, beş yıl içinde sektörün araç parkının iki katına çıkacağının öngörüldüğünü ifade ediyor.
Sektör Anadolu illerinde de
Operasyonel kiralama işkolunun henüz çok genç bir sektör olduğuna dikkat çeken İlkay Ersoy sektör için şu vizyonu çiziyor: “İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde önemli bir talebe sahip olan sektörün, Türkiye genelinde yayılabilmesi için sektör oyuncularımızın özellikle son dönemlerde Anadolu illerinde de yapılanmaya başladığını görmekteyiz. Gaziantep, Konya, Kayseri, Samsun gibi iller şu an kısa sürede hacmi artan iller olarak karşımıza çıkıyor. Müşteri beklentilerini eksiksiz karşılamaya yönelik ise sektör genelinde sürekli gelişimlerin olduğunu da belirtmeliyiz.”
Ticari araç kiralaması da yapılabilmeli
2009 yılında ilgili mevzuatta yapılan değişiklikler sonucunda Türkiye’de “uluslararası ve/veya yurtiçi eşya taşımacılığı” yapacak gerçek veya tüzel kişilere “özmal şartı” getirildiğini anımsatan İlkay Ersoy, buradan kaynaklanan sorunu şöyle özetliyor: “Dolayısıyla şirket aracı anlamında önemli bir büyüklüğü ifade eden uluslararası ve/veya yurtiçi eşya taşımacılığı yapan firmalar, ticari araç kiralaması yapamayarak taşımacılık yapacakları araçları satın almak zorunda kaldılar. Günümüzde araç satın almanın maliyetinin yüksekliği dikkate alındığında, bunun ticaretle uğraşan firmalar için yarattığı mali yükümlülükler net bir şekilde görülebiliyor. Bununla birlikte ülke ekonomisi açısından bakıldığında da uygulamanın pek de yerinde olmadığını söylemek mümkün.”
TOKKDER’in konuyla yakından ilgilendiğini vurgulayan Ersoy tespitlerini şöyle sıralıyor:
“Ticari araç kiralaması yapılamaması sonucunu ortaya çıkaran ‘özmal şartı’;
- Hafif ticari araç kiralamaya izin verilmesi halinde faaliyetleri içerisinde önemli bir pay teşkil edecek olan operasyonel araç kiralama şirketlerini,
- Yüklü bir sermayeyi araç alımına bağlamak zorunda kalan her ölçekte teşebbüsleri ve tacirleri,
olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla bu uygulamanın, endüstrinin tüm paydaşları üzerinde olumsuz bir etki yarattığını üzülerek görüyoruz.”
Bir yılda yüzde 46 büyüme
TOKKDER’in bağımsız araştırma kuruluşu TNS Global işbirliği ile yaptığı kapsamlı sektör araştırmasının sonuçlarına göre (karayollarında taşıma işleri ile iştigal eden teşebbüslere ticari araç kiralamanın serbest olmadığı durumda dahi) operasyonel kiralama endüstrisi sadece 2013 yılında;
- Ekonomiye yaklaşık 10 milyar TL değerinde doğrudan etki yarattı ve
- Hazine’ye 2.4 milyar TL’nin üzerinde fiili vergi geliri sağladı.
Böylelikle sektörün bir yıl içinde aktif büyüklüğü yaklaşık yüzde 46 arttı.
Sektörün firmalara
İlkay Ersoy, filo kiralamanın işletmelere sağladığı faydaları şöyle dile getiriyor: “Müşteriler, konusunda uzman operasyonel kiralama şirketlerinin danışmanlığında iş modellerine en uygun araç alternatiflerini seçebiliyor ve satış sonrası süreçlerde etkin ve profesyonel bir hizmet alarak işlerinin sürekliliğini sağlıyor.
Ölçek ekonomisi sayesinde operasyonel kiralama kuruluşlarının satış ve satış sonrası hizmetler alanında sahip olduğu maliyet avantajları, müşteriler için önemli bir katmadeğere dönüştürülüyor.
Operasyonel kiralama sürecinde, aracın mülkiyeti ve taahhüt edilen hizmetlerle ilgili tüm riskler operasyonel kiralama şirketine aittir. Döviz kuru, faiz, ikinci el fiyat, tahsilat, hasar/prim, enflasyon ve değişim aracı kullanım süresi gibi riskler kullanıcı için sorun olmaktan çıkıyor. Tüm bu riskler operasyonel kiralama kuruluşuna ait oluyor. Araç kiralayan firmalar ise tüm konsantrasyonunu kendi işine vererek daha verimli bir çalışma ortamına sahip olabiliyor.
Operasyonel kiralama endüstrisi birçok sektördeki teşebbüse sermayelerini etkin kullanma imkanı da sunmaktadır. Zira çok daha düşük sermaye yatırımları ile müşteriler faaliyetleri dahilinde kullanacakları araç filolarına erişim sağlamaktadır. Ayrıca aracın bakım/servis giderleri, sigorta ve vergilerinin operasyonel kiralama şirketleri tarafından ödenmesi sayesinde müşteriler aracın operasyonel giderlerine katlanmamakta, böylece maliyet tasarrufu da elde edilmektedir.
Operasyonel kiralama, yeni araçlara erişimi kolaylaştırarak bir yandan ülkemizde trafik ortamında daha güvenli yeni teknoloji ürünü araçların payının artmasını desteklerken diğer yandan da firmalar için müşterilere karşı kurum imajının yüksek tutulmasına da destek olmaktadır. Bu faydalar, teşebbüslerin daha iyi rekabet etmelerini ve yatırımlarını daha sağlıklı yapmalarını sağlamaktadır. Özellikle faaliyetlerine yeni başlayan küçük ve orta ölçekli şirketler için bu faydaların önemi daha da büyüktür.”
İlkay Ersoy, bu tespitler ışığında, gerekli mevzuat değişiklikleriyle hafif ticari araçların kiralanabilmesinin mümkün kılınmasının hem ekonomiye hem de çevreye çok sayıda olumlu sonuçlar doğuracağının düşünüldüğünü kaydediyor.
DİLEK SULTAN AYAN - Filo Otomotiv Kullanıcı ve Yöneticileri Derneği Başkanı
“İyi bir filo yöneticisi şirkete maliyet avantajı sağlar”
FİLODER (Filo Otomotiv Kullanıcı ve Yöneticileri Derneği), araç kullanıcısı şirketlerin filo yöneticilerini ve filodan sorumlu yöneticilerini tek bir çatı altında toplayarak, firmaların araç filosuna yönelik operasyonel ve kanuni tüm sorunlarına, kamusal alanda ve özel sektör nezdinde etkili çözümler üretebilmek adına 31 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul’da faaliyetlerine resmi olarak başladı. Kurumsal değil, bireysel üyelik kabul eden derneğin kurucuları ve üyeleri arasında birçok uluslararası ve yerel filo kullanan şirketlerin, üst düzey filo yöneticileri ve uzmanları yeralıyor.
FİLODER, çok önemli bir meslek olan ve henüz tam olarak gerekliliği ve önemi anlaşılmamış bulunan “Filo Yöneticiliği” mesleğinin, belirli standartlarla yapılmasını sağlamak, sektöre hazır uzmanlar yetiştirmek, mevcut filo yöneticilerine mesleki eğitimler verilmesini temin etmek amacında.
FİLODER Başkanı Dilek Sultan Ayan, filo sektörünün Türkiye’nin en hızlı gelişen ve gelişmeye devam eden sektörlerinden biri olmasına rağmen filo yöneticilerinin vizyonlarını geliştirecek, filo sorunlarına kalıcı çözümler sağlayabilecek doğru ve güncel bilgiye ulaşılamadığını, hatta bu tarz bir bilgi kaynağının olmadığını söylüyor. Ayan, “Oysa tedarikçiler dışında; hizmet veya mal alan müşteri kitlesi şirketlerin haklı beklentilerini, iyileştirilmesini talep ettikleri hizmet noktalarını, neyi, neden tercih edeceklerini kendi ağızlarından dile getirmeleri ve bu bilgileri anketlerle kamuoyu ile paylaşmak, böylece belirli standartları oluşturmaya düzenli şekilde katkı sağlamak Filoder’in hedefleri içindedir” diyor.
Türkiye’de 10 adet ve üzeri araç kullanan her şirketin farkında olmadan filo yönetimi işini gerçekleştirdiğine değinen Ayan, Türkiye’de “Filo Yöneticisi-Filo Uzmanı” yetiştiren bir akademi, kurum veya kuruluş bulunmadığına, profesyonel bir filo ekibi ve hatta bünyelerinde tamir kademeleri bulunan “Lojistik ve kiralama sektörü” dışında nihai müşteri sahasında görev üstlenen filo yöneticilerine yönelik destek sağlayan hiç bir kurumun bulunmadığına dikkat çekiyor.