İstanbullu anne ve babanın tek çocuğu Zeynep Şener, 23 Nisan 1981 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu anne önce bankacı, sonra özel sağlık kuruluşunda üst düzey yöneticidir. Galatasaray Lisesi, İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu ardından aynı üniversiteden İşletme yüksek lisansına sahip baba ise plastik,  seramik, yapı malzemeleri sektörlerinde çeşitli kuruluşlarda üst düzey yönetici olmuştur.
Zeynep Şener’in başarı öyküsünün tohumlarını eğitim hayatının başlangıcında annesi atar. Anne, Kalamış İlkokulu’nda hümanist, hırslı, başarmaya  odaklı, başarabileceğini gördüğü öğrencisini zorlayan, çıtayı yüksek tutan ve başarılı öğrencilerine Robert Koleji kazandırmasıyla ünlü Öğretmen Gülşen Çoban’ı tercih eder. Şener anlatıyor: “Geriye dönüp bakınca bütün bu tuttuğumu koparmacılığım, sonuç odaklılık, iş bitiricilik, bazı ayrıntıları aradan çıkararak bir an önce sonuca ulaşmak; biraz ailemden, özellikle annemden de gelse daha çok o dönemden edindiğim kritik özellikler. Ancak bir yandan çok mükemmelliyetçiliğe vardığınız  noktada insanın kendisi için fazla zorlayıcı bir seviyeye gelebiliyor. Bu profesyonel anlamda iyi ve insanı koşturan bir özellik. Bir çalışanımız, ‘Ben sizden öğrendim işbitiriciliği’ demişti, bu bir çalışandan bugüne kadar aldığım en güzel iltifattı.”
Kalamış İlkokulu’ndan sonra “Hayatımın en güzel 7 yılı” dediği Robert Kolej yılları başlar. Şener, okul için “Girmesi en zor, okuması en kolay okul” diyor. Çok mükemmelliyetçi olduğu için yabancı dil konusunda oldum olası yeterince iyi olamadığını düşündüğünden sürekli ağlar. Kendi deyimiyle başarı için “hep çok kendini paralayan bir çocuktur.” Bilgisayarla ciddi anlamda tanışıklığı da  o yıllara dayanır.
Zeynep Şener’in kendine güveni tam: “Hayatta ne istediğimi iyi bilirim. Tercihlerim çok nettir, çok kolay karar veririm. Zaten en iyisi neyse o yapılacak.

Kendi kendime çalışan bir çocuktum. ‘Zeynep nasılsa doğru kararı verir’ dedi ailem. Mühendis olmamı çok istediler, ben kesinlikle bilgisayar mühendisi olmalıymışım. O yıllar internetin gelişimini çok öngörememişim, hep  en  iyisini
istediğimden Boğaziçi Üniversitesi’nde İktisat ve Ekonomi okudum.”
2003  yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olan Şener, okuldayken daha akademisyen olmaya karar verir. Rotası Amerika’dır. Washington DC’de George Town Üniversitesi’nde Ekonomi Doktorası yapmaya gider. 1.5 yıl kaldığı Amerika’da ekonomi yüksek lisansını tamamlar, aynı zamanda okulda asistanlık yapıyordur, doktoraya devam edeceği dönemde babası rahatsızlanır, Türkiye’ye dönme kararı alır. Bulunduğu okulla ilgili de kafasında soru işaretleri vardır, “Her şer’de bir hayır vardır’ diyerek Türkiye’de kalmaya karar verir.

Her zaman başarılı bir öğrenci olduğunu vurgulayan Şener, akademisyenlikle girişimciliğin benzeştiğini düşünüyor: “Girişimcilik de akademisyenlik de kişisel motivasyonla ilgili. Üniversitedeyken de özel ders verdim. Anlatmayı,  paylaşmayı  seven biriyim. Üniversitedeyken iş dünyasının kurumsal yapısı bana çok yapay geliyordu, her zaman okulu çok seviyordum, akademisyen olmaya karar verdim. Robert Kolej’den sonra birçok  arkadaşım üniversite için Amerika’ya gitmişti ve ben gitmemiştim. Benim için orada akademisyen olmanın yanısıra biraz da Amerika’ya gitmek önemliydi. Hayatımda  yaşadığım en öğretici deneyimdi. 1.5 yıl boyunca tek başına evim vardı, hiç bilmediğim bir ülkede, şehirde kendi ayaklarımın üzerinde duruyor, hayatımı idame ettiriyordum. Yoğun ve zor bir eğitim vardı. Düzen, disiplin, kural, kaide, adalet insanıyım.  Amerika buna çok uyuyor, herkes işine ve başkalarına  saygılı, bunlar çok kıymetli ve beni Amerika’da en çok mutlu eden nedenlerdi ancak orada pratik zeka ve inisiyatif almak yok. Ben çok pratiğim. Türkiye’yi ne kadar çok sevdiğimi anladım. ‘Amerika’ya giderim, artık geri gelmem’ diye gitmiştim. Gidince bu işin öyle olmadığını anladım. Türkiye’deki  köklü ilişkiler bütününü orada yaratmak çok zor, orası buraya göre çok yalnız bir hayat.”
Türkiye’ye döndüğünde Şener, Peppers&Rogers Group adlı uluslararası bir yönetim danışmanlığı şirketinde çalışmaya başlar. Pazartesi işe başlar, onu izleyen Perşembe günü babası ölür, iş hayatına zorlu bir başlangıç yapar. O nedenle şirket onu 7 ay boyunca İstanbul’da çalıştırır. Sonrasında Ortadoğu’da  Dubai, Abudabi, Ürdün gibi birçok farklı yerde şirketin çeşitli projelerinde görev alır. 2 yıl sonra 2007’de işten ayrılır. Robert Kolej mezunu Boyner Holding Stratejik Planlama İş Geliştirme Direktörü, Şener’i bulur. Özgeçmişini  okuyan Cem Boyner, ilk görüşmesinde “Biz de seni arıyorduk” der. Cem Boyner’in yöneticiliği Şener için harika bir örnektir. Boyner, bir üst düzey yöneticiye de sıradan bir asistana da aynı samimiyet ve değeri vererek dinler ve davranır. Mevki, makam ve yaş ayrımı yapmadan herkesin fikrini aynı samimiyet ve ilgiyle dinleyen, değerlendiren  Cem Boyner ve Ümit Boyner’in insanlara davranışı Şener’i etkiler. Boyner Holding’deki yöneticisi Beymen’e müdür olunca Şener, Beymen’e geçiş yapar. Operasyonel tarafı kuvvetli Beymen çok öğretici bir tecrübe olur.

TTNET&Avea Mobilexpress 200 bin kişiye ulaşacak
Zeynep Şener, 2011 yılında  Beymen’den  ayrılarak Mobilexpress’in temellerini  atar.  Mobilexpress’in 2012 yılında Türkiye’nin  ilk mobil alışveriş ve ödeme platformu olarak yola çıktığını  anlatan Şener, 2013 yılının başında  Türk Telekom’un eski CEO’su Paul Doany’den  yatırım alan Mobilexpress’in 2013 yılının ortasından itibaren abone tabanını genişletmek ve iletişim gücünü artırmak amacıyla TTNET ve Avea ile stratejik bir işbirliği gerçekleştiren TTNET&Avea’nın yeni nesil ödeme sistemi olduğunu belirtiyor.
TTNET&Avea Mobilexpress  CEO’su Zeynep Şener, şunları kaydediyor: “Mobilexpress kullanıcılarına ve iş ortaklarına SMS veya QR  kod  ile  cepten fatura ödeme, SMS ile  cepten TL  yükleme, güvenli online mobil ödeme ve SMS veya QR kod ile  cepten alışveriş hizmetlerini sunuyor. Operatör, banka ve cihaz bağımsız bir  sistem olan  Mobilexpress tüm kullanıcılara  açık bir ödeme çözümü. Bir cep telefonu ve bir kredi kartına sahip olan herkes Mobilexpress’te saniyeler içinde ve hiçbir ücret ödemeden bir  hesap oluşturup, sunulan hizmetlerden anında faydalanmaya başlayabiliyor.  Türkiye’de bir  ilk  olarak TTNET, Avea ve Türk Telekom faturası ödemek ya da Avea TL  yüklemek isteyen kullanıcılar yenilikçi Mobilexpress teknolojsiyle işlemlerini sadece SMS ile tamamlayabiliyorlar.”
Şener, Mobilexpress’in  ayrıca e-ticaret sitelerinde de kolay ve güvenli ödemenin yenilikçi bir yolu olarak  kullanıcıların karşısına çıktığından sözediyor: “İşbirliği içerisinde olduğu aralarında Morhipo, Beymen, 1v1y gibi kurumların da yeraldığı 40’a yakın eticaret sitesinin ödeme adımında kullanıcılar Mobilexpress ile çok daha pratik ve güvenli bir alışveriş deneyimi yaşıyor.” Şener, hedeflerini de özetliyor: “2014 yılı içerisinde iş ortaklığı yaptığımız firma sayısını hızla artırmayı hedefliyoruz. Mobilexpress’in 2014 yılı hedefleri arasında Mobilexpress ile ödeme alınan e-ticaret  firması sayısını kısa vadede 4 katına çıkartmak ve TTNET, Avea ve Türk Telekom’un öncülüğünde başlattığı SMS ile fatura ödeme sistemini elektrik dağıtımı şirketleri başta olmak üzere diğer alanlara da yaymak bulunuyor. Mobilexpress olarak 2014 yılının ortası itibarıyla üye tabanımızı da 200 bin kişiye çıkarmayı hedefliyoruz” diyor.

Zeynep Şener, çok disiplinli ve ciddi bir yönetici olduğunu ifade ediyor ancak bir ekip arkadaşı hata yaptığında  ve bunu kabul ettiğinde çok hoşgörülü davranıyor,  hatasını kabul etmeyip bunu savunuyorsa hoş görmüyor.  Hızlı sonuç almayı çok seven ve işine odaklanan Şener, işini en ince detayına kadar öğrenmesi gerektiğine inanıyor: “İşimin her alanında detaylara çok hakimim. Ekipten bir arkadaşımız işini yapmaz veya yapamazsa ben yapabilirim. Hem kendimden hem çalışanlarımızdan çok iyi iş bekliyorum ve hala en çok ben çalışıyorum. Ben girişimci bir yöneticiyim. Yönetici olmayı öğreniyorum, yönetici her zaman gelişmeye,  öğrenmeye  açık olmalı, onun da bir hatası varsa kabul etmeli. Hatalar yapılmalı ancak sorumluluğu alınmalı, düzeltilmeli ve yola devam edilmeli. Türkiye’de en büyük sıkıntı bu; kimse hatasını sahiplenip, düzeltip yola devam etmenin yolunu bulmuyor.”
Her türlü  spor  müsabakasını izlemeyi çok seven Şener, kardio yapıyor. Akrilik ve yağlıboya resim ve  seramikle ilgilenen Şener, el becerisi gerektiren tüm sanat dallarıyla yakından ilgili.  İngilizce kişisel  gelişim  ve  psikoloji  romanları okumayı tercih eden Şener, seyahat etmeyi çok seviyor. Sık sık Londra’da ve Amerika’da yaşayan arkadaşlarını ve akrabalarını ziyaret eden Şener, 3-4 gün bile olsa özellikle kendi kendine, elinde haritasıyla Avrupa’da geziyor. Güney Amerika’yı ise daha keşfedecek. Türkiye’de ise İzmir ve Çeşme favorisi. Müzik, sinema, kitap ve basınla ilgili tüm tercihlerini internet üzerinden takip eden Şener, önemli haberleri bazı haber sitelerinin yanı sıra sosyal ağlardan takip ediyor.