DOSYA

Dünya liginde çok daha üst sıralarda yer alacağız

DepoDer (Depo Yönetimi Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Barbaros Aba, önümüzdeki dönemde dünya liginde çok daha üst sıralarda yer alacağımızı öngördüğünü söylüyor: “Türkiye artık sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de rekabet edebilir bir depolama kapasitesine sahip.

Büyüyen iç pazar, 85 milyon nüfusu, artan tüketim kapasitesi ve hızla büyüyen e-ticaret sektörü, uluslararası şirketlerin Türkiye’ye sadece bölgesel dağıtım merkezi değil, aynı zamanda iç pazar odaklı bir yatırım gözüyle bakmalarını sağladı. Bu nedenle uluslararası ilginin önümüzdeki yıllarda daha da yoğunlaşacağını, Türkiye’nin küresel lojistik zincirlerinde kritik bir merkez olacağını öngörüyoruz.”
Lojistik ve taşımacılık sektörünün en kritik halkası olan depolama sistemleri ve hizmetlerinin teknolojiyle entegrasyonu; sektörün hızlı büyümesine destek veriyor. Biz de DepoDer (Depo Yönetimi Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Barbaros Aba ile ‘Lojistikte Depolama Sistemlerinin Evrimi ve Teknolojik Entegrasyonu’nu konuştuk. DepoDer Başkanı Barbaros Aba, “Türkiye; Avrupa-Asya koridorunun kavşağında, çok modlu erişimi ve büyüyen iç talebi sayesinde lojistikte bölgesel bir dağıtım üssü konumunu güçlendiriyor. E-ticaret hacmindeki sıçrama, depolama ve fulfillment yatırımlarını tetikliyor: 2024 e-ticaret hacmi %61.7 artışla 3 trilyon TL’yi aştı; işlem sayısı 5.91 milyara ulaştı. Modern depo talebi metrekare artışının ötesinde; ≥12 m net iç yükseklik, rampalı–hemzemin hibrit yükleme, ileri yangın güvenliği (NFPA/ESFR), WMS/otomasyon ve enerji verimliliği gibi nitelikleri öne çıkarıyor. Yatırım tarafında birincil (prime) lojistik/Endüstriyel getiriler Türkiye’de 2025 başında ~%8.25 seviyesinde izleniyor” diyor.
Barbaros Aba, geleneksel depo işletmeciliği döneminin kapandığına işaret ediyor: “2025 yılı itibarıyla şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki; Türkiye depolama sektöründe artık ‘geleneksel depo işletmeciliği’ dönemi büyük ölçüde kapanmış durumdadır. Bugün geldiğimiz noktada hem hizmet tarafında hem de sistem tarafında çok daha profesyonel, çok daha teknolojik bir yapıya geçiş yaptık. E-ticaretin büyümesi, sanayimizin ihracat kapasitesinin genişlemesi ve lojistik zincirlerinde yaşanan dönüşüm, depolama ihtiyacını hem sayısal hem de niteliksel olarak bambaşka bir noktaya taşıdı. Artık sadece metrekareden değil, akıllı yönetimden, dijital entegrasyondan ve yeşil çözümlerden söz ediyoruz. Bugün Türkiye’de modern depo kapasitesi 25 milyon metrekareyi aşmış durumda. Bunun önemli bir kısmı ısı kontrollü, otomasyon destekli ve global standartlara uyumlu yapılar. Bu da bize şunu gösteriyor ki; Türkiye artık sadece kendi iç talebini karşılayan değil, bölgesel anlamda bir lojistik merkez olma yolunda da hızla ilerleyen bir ülke konumuna geldi. 2025 yılında sektörümüz, hâlâ gelişme ve olgunlaşma sürecinde. Ancak geçmişle kıyaslandığında çok daha stratejik bir noktada. Türkiye’nin lojistik coğrafyası, genç iş gücü ve teknolojiye olan adaptasyon kabiliyeti sayesinde, önümüzdeki dönemde dünya liginde çok daha üst sıralarda yer alacağımızı öngörüyoruz.”

25 milyon m2’yi aşan modern depo kapasitesi, yıllık ortalama %8-10 büyüme
Barbaros Aba, sektörü rakamlarla şöyle özetliyor: “Rakamlar aslında durumu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bugün sektörümüzün pazar büyüklüğü 30 milyar dolar seviyesine yaklaşmış durumda. Bu rakamın yaklaşık dörtte biri, yani 7-8 milyar doları doğrudan depolama sistemleri-raflar, istif makineleri, otomasyon çözümleri ve yazılımlar üzerinden oluşuyor. İstihdam açısından bakarsak, doğrudan sektörde çalışan 400 bine yakın insanımız var. Dolaylı istihdamı da katarsak bu sayı 600 bini aşıyor. Bu, sadece rakamsal bir büyüklük değil; aynı zamanda lojistik zincirinin en kritik halkasında yüz binlerce kişinin çalıştığını gösteriyor.Modern depo kapasitesi 25 milyon metrekareye ulaşmış durumda. Bunun yaklaşık 4 milyon metrekaresi ısı kontrollü ya da özel ihtisas depolarına ayrılmış durumda. Yani artık gıda, ilaç, kimya gibi hassas ürünlerde dünya standartlarını yakalayacak altyapımız var. Ayrıca 1200’ün üzerinde profesyonel depolama şirketi faaliyette. Bunlara yazılım sağlayıcılarını ve sistem üreticilerini eklediğimizde ekosistem 2000 paydaşı barındırıyor. Son beş yılda yıllık ortalama büyüme %8–10 bandında. Özellikle e-ticaret, soğuk zincir ve otomasyon çözümlerinde çok daha hızlı büyüme oranları görüyoruz. Bu rakamlar bize şunu söylüyor: Türkiye artık sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de rekabet edebilir bir depolama kapasitesine sahip. Yine de özellikle sektördeki kayıt dışı tesisler ve yeterlilik belgeleri, sertifikasyon gibi konularda ciddi eksiklerimiz var. Bunun için DEPODER olarak çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz.”

“Uluslararası şirketler de Türkiye’yi bir yatırım alanı olarak tercih ediyor”
Barbaros Aba, uluslararası şirketler açısından Türkiye’nin, sadece bir transit ülke değil, giderek daha fazla tercih edilen bir yatırım alanı haline geldiğine dikkat çekiyor: “DHL, DB Schenker, CEVA, Maersk gibi uluslararası şirketler, Netlog ve Ekol gibi uluslararası alanda faaliyet gösteren devler son beş yılda Türkiye’de yeni depo yatırımları yaptılar veya mevcut kapasitelerini büyüttüler. Bu gelişmenin nedenleri; (i) ilk olarak Coğrafi konumumuz ile Avrupa ile Asya arasında köprü konumunda olmamız, sadece deniz ve kara yollarıyla değil, aynı zamanda havayolu kargo merkezleriyle de çok güçlü bir lojistik Hub olmamızı sağlıyor olması, (ii) Bu özelliğin yanında dikkat çeken unsurlardan biri, Türkiye’nin hızla adapte olabilen, öğrenmeye açık genç ve dinamik insan kaynağı (iii). Son yıllarda yapılan-liman genişletmeleri, Marmaray bağlantıları, yeni otoyol ve demiryolu hatları, lojistik köyler vb.-altyapı yatırımlarımızdır. Ve tabii ki büyüyen iç pazar. 85 milyon nüfusu, artan tüketim kapasitesi ve hızla büyüyen e-ticaret sektörü, uluslararası şirketlerin Türkiye’ye sadece bölgesel dağıtım merkezi değil, aynı zamanda iç pazar odaklı bir yatırım gözüyle bakmalarını sağladı. Bu nedenle uluslararası ilginin önümüzdeki yıllarda daha da yoğunlaşacağını, Türkiye’nin küresel lojistik zincirlerinde kritik bir merkez olacağını öngörüyoruz.”

“Türkiye’de hâlâ çok ciddi bir yatırım ihtiyacı var”
Barbaros Aba, “Sektörümüz şu anda olgunlaşma aşamasına yaklaşan, ama hâlâ gelişim fırsatları çok geniş olan bir yapı içinde. Gelişmiş ülkelerde depo altyapısı büyük ölçüde doygunluk seviyesine ulaşmış durumda. Türkiye’de ise hâlâ çok ciddi bir yatırım ihtiyacı var. Örneğin; e-ticaret hacmindeki artış, her yıl binlerce metrekare yeni depo yatırımı gerektiriyor. Sanayideki üretim kapasitesi, özellikle otomotiv, beyaz eşya, tekstil ve gıda sektörleri, depolama talebini sürekli büyütüyor. Ayrıca Türkiye’nin ihracat vizyonu, depolama altyapısını stratejik bir öncelik haline getiriyor. Bölgesel olarak bakıldığında Türkiye, Orta Doğu, Kafkasya ve Kuzey Afrika pazarları için doğal bir hub konumunda. Bu da büyüme potansiyelini daha da artırıyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde sektörün yıllık %7–9 bandında büyümeye devam etmesini bekliyoruz. Yani Türkiye için depolama sektörünün geleceği oldukça parlak. Henüz potansiyelimizin tamamını kullanmış değiliz, ancak hızımız ve yönümüz doğru” diye konuşuyor.

“Dijital dönüşüm bugün sektörümüzün en kritik konusu”
Barbaros Aba, dijital dönüşümün bugün sektörlerinin en kritik konusu olduğunu vurguluyor: “Dünyada lojistik ve depolama artık sadece maliyet ve hız üzerinden değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve teknoloji entegrasyonu üzerinden rekabet ediyor. WMS (Warehouse Management System) ve WES (Warehouse Execution System) çözümleri neredeyse tüm büyük depolarda devrede. IoT (Nesnelerin İnterneti) sensörleri sayesinde sıcaklık, nem ve güvenlik anlık takip edilebiliyor. RFID ve barkod sistemleri ürün takibinde yaygın kullanılıyor. AGV (Automated Guided Vehicle) ve AMR (Autonomous Mobile Robot) gibi otonom araçlar depolarda aktif olarak kullanılıyor. Yapay Zeka (AI) kullanımı ile kullanılan sistemlerin entegrasyon süreçlerinin hızlı ve anlık olarak izlenmesi, değerlendirilmesi ve proaktif olarak kararların icra edilmesi sağlanmaktadır. Dijital dönüşümün en önemli çıktısı, verimlilikte ciddi artış, hata oranlarında düşüş ve sürdürülebilir bir müşteri deneyimi kazanımıdır.”

“Depolarda çevresel sürdürülebilirlik giderek daha kritik hale geliyor”
Barbaros Aba, sektörün yeşil dönüşümüne de değiniyor: “Depolarda çevresel sürdürülebilirlik (environmental sustainability) hem maliyet optimizasyonu hem de kurumsal sorumluluk açısından giderek daha kritik hale geliyor. Depolarda çevresel sürdürülebilirlik kapsamında; enerji, su ve atık yönetiminde alınacak önlemler; karbon salımını azaltmanın yanı sıra şirketlere maliyet avantajı ve marka itibarı kazandıracaktır. Yeşil dönüşüm tarafında depolarımızda enerji verimliliğine yönelik yatırımlar hız kazandı. Güneş paneli, LED aydınlatma kullanan, yağmur suyu geri dönüşümü yapan, elektrikli forklift ve AGV’lerle çalışan depoların sayısı her yıl artıyor.”

“Uzun vadede yerli depolama teknolojileri geliştirmek kritik”
Barbaros Aba, sektörün orta ve uzun vadeli hedeflerini şöyle aktarıyor: “Orta vadede, yani 2026–2027 perspektifinde birkaç somut hedeflerinin ilki yıllık %7-10 kapasite artışı, ikinci olarak doğrudan istihdamı kapasiteye bağlı olarak nitelik ve nicelik olarak arttırmak, üçüncü olarak dünya pazarında payımızı artırmak olmalıdır. Bugün global pazarın %1’inden daha azına sahibiz. Önümüzdeki 5–7 yıl içinde bu oranı %1’in üzerine taşımayı hedefliyoruz. Bunun için ihracat lojistiğinde ve bölgesel hub stratejilerinde daha etkin olmamız gerekiyor. Yeşil dönüşüm açısından 2030’a kadar karbon nötr depo operasyonlarına yaklaşmak, dijitalleşmede ise tüm büyük depolarda %100 WMS/WES entegrasyonu sağlamak bizim için stratejik hedefler. Uzun vadede ise yerli depolama teknolojileri geliştirmek kritik. Kendi otomasyon sistemlerimizi, yazılımlarımızı üretmek zorundayız. Çünkü sürdürülebilir büyüme ancak teknoloji ihraç eden bir sektör olmamızla mümkün olacak. Yani sadece lojistik hizmet sunan değil, aynı zamanda teknoloji geliştiren bir ülke konumuna gelmek zorundayız.”

Küresel ölçekte güçlü bir oyuncu haline gelmek için yapılması gerekenler
Barbaros Aba, sektörün sorunları ve çözüm önerilerini şöyle ifade ediyor: “Her sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de aşmamız gereken bazı engeller mevcuttur. Bunların başında yatırım maliyetleri geliyor. Arsa-inşaat maliyeti ve uzun geri dönüş süresi yatırım iştahını seçici kılıyor. Çözüm: erken kiralama/LOI ile gelir çıpası, modüler fazlama, enerji verimliliği yatırımlarında yeşil finansman. Otomasyon, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm ciddi yatırım sermayesi gerektiriyor. Özellikle KOBİ ölçeğindeki işletmeler bu yatırımları yapmakta zorlanıyor. İkinci önemli sorun nitelikli iş gücü. Dijital sistemleri, yazılımları ve otomasyonu yönetecek uzman sayısı yetersiz. Yani teknolojiyi satın alabiliyoruz ama insan kaynağını aynı hızda yetiştiremiyoruz. Üçüncü olarak, mevzuat ve standartlarımızı modernize etmemiz gerekiyor. Uluslararası sertifikasyon ve denetim süreçlerine tam uyum sağlamak, küresel rekabette kritik hale geldi. Çözüm için öneri olarak; öncelikle kamu destekli finansman ve teşvik paketlerinin yaygınlaştırılması; ikincisi, mesleki eğitim ve sertifikasyon programlarının hızla artırılması şart; üçüncüsü, KOBİ’lerin ortak depo yatırımlarına yönlendirilmesi faydalı olacaktır. Ve son olarak ulusal depo stoğumuzun uluslararası standartlara getirilmesi sektörün çıtasını yükseltecektir. Depolama kapasite açığı / eski stok: eski binalarda yükseklik-yükleme-yangın standartları yetersiz kalabiliyor. Çözüm: modernizasyon kredileri ve standart setleri (NFPA 13/ESFR), çok katlı ve modüler depo tipolojileri. Eminim ki bu adımlar atıldığında Türkiye depolama sektörü sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de güçlü bir oyuncu haline gelecektir.”

DepoDer Notu
Depolama Hizmetleri;
Tedarik zinciri içinde yer alan üretici ve dağıtıcı firmaların depolama ihtiyacının karşılanması (FC, DC, XDock, Isı Kontrollü, ADR vb.).
Depolama Sistemleri; Depolama hizmetinin verildiği depolarda kullanılan sistemler;
Raf Sistemleri, İstif Makinaları, Otomatik Depolama Sistemleri, Yazılımlar (WMS, WES), Otonom Sistemler (AGV, AMR).

DepoDer Depo Yönetimi Derneği’nin hedefleri ve gelecek projeleri
DepoDer Depo Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barbaros Aba, lojistiğin kalbi olan depo ve depolama operasyonlarına, gönül ve emek veren tüm paydaşları bir araya getirerek; depolama dünyasını buluşturan bir güç olmayı, mesleki gelişim ve dayanışmayı oluşturmayı, hem bugünün hem de yarının depo ve depolama çözümleri inşa eden ve standartları belirleyen, bu amaçla yılmadan çalışan bir STK olmayı amaçladıklarını belirtiyor. Barbaros Aba, DepoDer’in kuruluş öyküsüne değinerek; Türkiye’de depo yönetimi ve depolama hizmetlerinde; profesyonelleri, akademisyenleri, girişimcileri ve sektör liderlerini bu çatı altında bir araya getirerek, güç birliği ve iş birliği fırsatlarıyla sektöre öncülük etme vizyonuyla Kasım 2024’te 17 Kurucu Üye ile yola çıktıklarını anlatıyor: “Depo yönetimi operasyonlarında, uzmanlık, kalite ve sürdürülebilirliği teşvik, yenilikçi çözümlerle süreçleri iyileştirmeyi ve verimliliği arttırma, standartların oluşturulması ve geliştirilmesine katkı sağlama, tüm platformlarda bilgi paylaşımı ile mesleki bilgi birikimimizi arttırma, lojistik sektörünün global rekabet gücünü artırması için alanımızda destek olma, misyonunu benimsedik.”
Barbaros Aba, DepoDer’in hedeflerini, projelerini ve değerlerini şöyle açıklıyor: Türkiye’de depo ve lojistik sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getirerek mesleki gelişimi ve dayanışmayı destekliyoruz. Sektörde verimliliği artırmak, ulusal ve uluslararası standartların oluşturulmasına katkı sağlamak, yenilikçi çözümlerle lojistik süreçlerini iyileştirmek için çalışıyoruz. Depo yönetimi operasyonlarında uzmanlık ve kaliteyi teşvik ediyoruz. Depo çalışanlarının gelişimi için eğitimler, sempozyumlar vs. çalışmalar yapmayı hedefledik. Çalışanlarımızın gelişimi için, paydaşlarımızın önem vermeleri hususunda çalışmalar yapmaktayız. İnsani yardım lojistiği ve afet durumlarında hızlı ve etkili depolama organizasyonlarıyla toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için öncü rol üstlenmeyi hedefledik.

Projelerimiz
1) Türkiye Depo Sınıflandırma ve Envanteri hazırlama
2) Depolardaki mavi yakalı personelin mesleki bilgi seviyesinin yükseltilmesi
3) Depolarda Güvenli Çalışma kültürünün geliştirilmesi
4) Depolarda Mavi Yaka kadın çalışanların arttırılması
5) Afetlerde hızlı ve etkin olarak depolama operasyonları icrası.

Değerlerimiz
Verimlilik: Depo ve lojistik süreçlerinde
azami verimliliği sağlamak için yenilikçi çözümler ve en iyi uygulamaları teşvik ederek, kaynakların doğru kullanımı ve zaman yönetimini ön planda tutarak sürdürülebilir büyümeye katkıda bulunmak.
Etik Meslek İlkeleri: Tüm faaliyetlerimizde dürüstlük, şeffaflık ve adalet prensiplerine bağlılık, sektörde mesleki etik değerlerin yaygınlaşmasını ve korunmasını sağlamak.
Yaratıcılık: Depo yönetimi ve lojistik alanındaki teknolojik gelişmeleri takip ederek, yenilikçi fikirleri desteklemek.
İşbirliği: Lojistik sektörü ve toplum yararına, kamu/özel kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve akademik kurumlar ile ortak hedefler doğrultusunda hareket ederek güçlü iş birlikleri kurmak.
Şeffaflık: Bilgilerimizi tüm Kamu, tüzel ve sektör profesyonelleri ile şeffaf olarak paylaşmak.”

Sektöre çağrı
Barbaros Aba, sektörde çalışan tüm profesyonellere şu çağrıyı yapıyor: “Depolama Hizmetleri ve Depolama Sistemleri için çalışan tüm profesyonellere çağrımız; Gelin, birlikte sektöre yön verelim ve geleceği inşa edelim!”

İlk yılında rekor uluslararası katılım ve milyarlarca liralık iş hacmi
Türkiye’nin ilk iç lojistik fuarı, HOW-Hub of Warehouse, sektörü İstanbul’da buluşturdu. Türkiye’de ilk kez düzenlenen ‘Yeni Nesil Depo Sistemleri ve İç Lojistik Fuarı HOW-Hub of Warehouse’da yeni nesil depo çözümleri, robot teknolojileri, yazılım ve otomasyon uygulamaları sergilendi. Fuar; Türkiye başta olmak üzere Çin, Danimarka, İtalya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden 128 katılımcı marka ve 11.570 profesyonel ziyaretçiyi ağırlayarak sektörün geleceğine yön verecek küresel iş birliklerinin temelini attı.
Deutsche Messe AG Türkiye ofisi Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. organizatörlüğünde, İSDER iş birliğiyle ve AKDER, CILT Türkiye, DEPODER, ENOSAD, LODER, TEDAR, UTIKAD, WiLAT Türkiye gibi sektörün öncü kurumlarının desteğiyle hayata geçirilen ve İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen HOW-Hub of Warehouse, Hannover Fairs Turkey Yönetim Kurulu Başkanı Annika Klar, İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Karataş, T.C. Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü ve İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Salih Sami Atılgan’ın katılımlarıyla gerçekleşti.
Sektörün en güncel teknolojileri, akıllı depo çözümleri, yazılım ve otomasyon uygulamaları, robot teknolojileri ile AGV ve AMR sistemleri aynı çatı altında sergilenen ve üç gün süren Fuar, milyarlarca lira değerinde yeni ticari anlaşma, küresel iş birikleri ve sektörün geleceğini şekillendirecek vizyoner tartışmalara sahne oldu.
Kadın forklift operatörleri yeteneklerini sergiledi: Fuarın en dikkat çeken etkinliklerinden biri Kadın Forklift Operatörleri Yarışması oldu. LODER ve Stokport iş birliğiyle düzenlenen yarışmada, kadın forklift operatörleri güvenlik, hız, hassas manevra ve yükleme alanlarında yetkinliklerini sergiledi. Jungheinrich, Temesist, Palex, Benoplast, UHS Taşıma Üniteleri, Koton ve APA Yayıncılık’ın sponsorluğuyla gerçekleştirilen yarışma, sektörde kadın gücünün görünürlüğünü artırdı. “Depodan Geleceğe: Lojistikte Kadın Gücü” panelinde de sektörde kadın istihdamının önemi ile ilgili güçlü mesajlar verildi.
Start-up’lar uygulama alanında çözümlerini sundu: HOW-Hub of Warehouse Fuarı, Yeni Teknolojiler ve Uygulama Alanı’nda da start-up’lar, yazılım firmaları ve teknoloji geliştiricileri fuar boyunca çözümlerini sergiledi. Ziyaretçiler, bu özel alanda Anot Otomasyon firmasının bulut tabanlı teknolojisiyle siparişten teslimata uzanan lojistik otomasyon sürecinin bir demosunu canlı olarak deneyimledi. Etkinlikte düzenlenen panellerde, sektörün önde gelen 40’ı aşkın uzman isim ve dernek temsilcileri iç lojistik ve depolamanın geleceğine ışık tuttu. Oturumlarda katma değerli lojistik stratejileri, lojistik ve depolamanın geleceği, sürdürülebilir depo çözümleri, tedarik zincirinde entegre yaklaşımlar ve e-ticaret lojistiğinin rolü gibi konular ele alındı.
HOW – Hub of Warehouse’un bir sonraki buluşması 23-25 Eylül 2027’de: Fuarın bir sonraki buluşması, 23-25 Eylül 2027’de yine İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek.