Bizim ülkede “Vefa” bir semt adı olarak anılır ama “Vefa” ve hatta “değerbilirlik” aslında insanı insan yapan önemli erdemlerden birisidir ve mevki ve statü tanımaz… Kendi ayakları üstünde her şeye rağmen duran o onurlu ve yüce insanlara selam olsun…

Hadi bir kıssadan hisse ile başlayalım yazıya. Eşeğin biri yaşlanmış ve bir gün sahibiyle bir yere giderken derin bir çukura düşmüş. Zavallı hayvan can havliyle yardım beklerken; sahibi, eşeğini çukurdan çıkaramamış zira çukur biraz derinmiş. Köylü eşeğini kurtarmaktan vazgeçip sonunda pes etmiş ve kendi kendine, “Zaten yaşlıydı” diye düşünmüş ve hayvan can çekişmesin diye çukuru toprakla doldurmaya karar vermiş; başlamış toprak atmaya. Zavallı hayvan birden üstüne gelen topraklara şaşırmış. Bir an sahibinin vefasızlığını düşünmeye başlamış ama çaresi yokmuş. Sonunda kendi kendine, “Eşek gibi çalış, Eşek gibi çalış” diye söylenmeye başlamış ve üzerine gelen toprakları silkeleyerek farkında olmadan çukuru doldurmaya, kendisi de yavaş yavaş yüzeye doğru yükselmeye başlamış. Her toprak geldiğinde silkinme hareketiyle toprağı bir basamak gibi kullanıp ayaklarının altına almış ve sonunda çukur toprakla dolduğu için çukurdan çıkmış.
Eşeğin sonrasında sahibine karşı nasıl bir tavır içinde olduğunu bilmiyoruz ama bu küçük hikâye bize başkalarından yardım, sadakat, vefa ve kadirşinaslık beklememenin ne kadar değerli olduğunu, insanın kendi yağında kavrulmasını; Anadolu deyimiyle, “Kendi göbek bağını insanın kendinin kesmesini” öğütler, tabii dinleyene ve hayata geçirene…
Dün yine fakülteden öğrencim olan, doktorasında danışmanlığını yaptığım ve şimdi akademisyen olarak doçentlik seviyesine gelen ve bir zamanlar yanımdan ayrılmayan ama emekli olup biraz ayrı kalınca kırk yılda bir bayramlarda gönderilen toplu mesajlarla bayram kutlamaları dışında sesini duymadığım ama sevdiğim bir öğrencim aradı. Tabii işi düşmüş ve ben yardımcı olabilirmişim ona göre. Bir de hep “Baba” olarak anılınca ben, bir babalık yapmamı istedi yine. Sadece o mu? Akademide işe aldığım hocalar, şimdi doçent, profesör olan asistanlarım, binlerce emek verdiğim ve hayatlarına bir hocadan fazla çok şey kattığımı söyleyen sevgili öğrencilerim de ne yazık ki bir süre sonra birer yabancıya; sadece bir tanıdık simaya dönüşüyorlar. Yakınlarınız, akrabalarınız ve hatta ailenizden birileri bile bir anda yabancılaşabiliyor.
İstisnalar var kuşkusuz. Saygıda ve vefada samimi olanlar var. Bunlar çok küçük bir azınlık bile olsa umut veriyor insana. Aslında bir şey beklemiyoruz onlardan. Kimseden bir çıkarımız da yok ama insanın beklediği biraz saygı, vefa, değerbilirlik ve kadirşinaslık. Yaşlı ve gün görmüş, kendine yetmesine bilen ve kendisiyle mutlu insanların başka neye ihtiyacı olabilir ki?...
Bir zamanlar -şimdi çok ünlü olan- bir teknik direktör, TFF’nin Teknik Direktörlük kursunda verdiğim spor psikolojisi ve liderlik eğitiminden çok etkilenmiş, benim kendine çok şey kattığımı; mutlaka bir süper lig takımı aldığında benimle çalışmak istediğini söylemişti. Kurs dışında da kendisine birçok konuda mentorluk yapmıştım. Öğrenmeye açıktı ve ben bunu yeterli görüyordum o zamanlar. Sonra ben kendisine “hayırlısı” deyip konuyu kapatmıştım. Bir süre sonra takım çalıştırmaya başladı. Bir milli maçta tribünde karşılaştık. Yeni işini kutladım ve sözünü hatırlattım şaka olarak, o da bana “Ya, Turgay Hocam, sen çok etkili ve iyi bir konuşmacısın, düşündüm de futbolcular seni mi dinleyecekler yoksa beni mi?, O yüzden teklif yapmadım kusura bakma” dedi…
Gerçi “Büyük insanlar, yöneticiler ve liderler kendilerini büyüten belki de kendilerinden daha zeki insanlarla çalışır Hocam” diyecektim ama gerek görmedim… Bir beklentim yoktu ama gülümsedim yoluma devam ettim…
Bizim ülkede “Vefa” bir semt adı olarak anılır ama “Vefa” ve hatta “değerbilirlik” aslında insanı insan yapan önemli erdemlerden birisidir ve mevki ve statü tanımaz…
Kendi ayakları üstünde her şeye rağmen duran o onurlu ve yüce insanlara selam olsun… Bu vesile ile 30 Ağustos Zafer Bayramınızı kutlar, ülkesine sevdalı olarak hayatları pahasına onurlu yaşamamız için Başta Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarım. Mekânları cennet, ruhları şad olsun...