Avrupa Birliği ile ABD arasında yapılmasına karar verilen Serbest Ticaret Anlaşması (STA) için görüşmeler bu yaz ortasında başlatılacak. Yapılacak STA tarım dahil tüm sektörleri kapsayacak.

Resmi verilere göre AB'den ABD'ye 380 milyar dolarlık mal ihraç ediliyor. ABD'den Avrupa’ya ihracat ise 240 milyar doları buluyor. Demek ki yapılacak STA yaklaşık 620 milyar dolarlık bir dış ticareti yeniden şekillendirecek ve artıracak.

Gelişmenin ticari boyutu böyle iken bir de karşılıklı yatırımlar boyutu var. İki tarafın birbirine yaptığı yatırımların toplamı bugün için 2 trilyon avroya ulaşmış durumdadır. AB-ABD STA’sı bu yatırımları AB lehine olarak da etkileyecek ve çoğaltacak. Buna karşılık ABD ise, başta GDO'lu ürünler olmak üzere tarım ürünlerine karşı AB'nin uzun süredir gösterdiği direnci kırmak istiyor.



AB STA’ları ile yayılıyor

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri birlikte, dünyanınGSYİH'sının neredeyse yarısını oluşturuyor. Dünyadaki tüm ülkelerin tamamına yakınının da en önemli ticari ilişkisi bu iki taraftan biriyle. Bu nedenle AB-ABD STA’sı bütün dünya ekonomisini ilgilendiriyor.

Anlaşmayı kuvvetle isteyen taraf AB ve arkasında Almanya’nın ısrarı yatıyor. Zaten AB, özellikle Dünya Ticaret Örgütü kapsamında Doha’da başlatılan çok taraflı ticaret müzakerelerinde sonuç alınamayınca ikili serbest ticaret anlaşmalarına yöneldi. Kanada’dan Meksika’ya, Güney Kore’den Hindistan’a kadar birçok ticari aktör ile serbest ticaret anlaşmaları müzakere etmek ve imzalamak suretiyle dünya pazarlarındaki payını artırma yoluna gitti. Kolombiya, Peru ve altı Orta Amerika ülkesiyle AB arasındaki serbest ticaret anlaşmalarına Avrupa Parlamentosu'ndan onay çıktı. Avrupa Birliği'nin Kanada ile serbest ticaret anlaşmasını da yakın zamanda tamamlaması bekleniyor. Anlaşma, iki taraf arasında ticaret hacmini yüzde 20 artıracak. Sırada Japonya var. Japonya ile imzalanacak bir serbest ticaret anlaşması Avrupa’nın GSYİH'sını yüzde 1 ve Japonya’ya ihracatını üçte bir oranında artıracak ve 400 bin kişiye istihdam yaratacak.

AB'nin şu anda müzakereleri süren tüm anlaşmaları tamamlaması halinde, GSYİH'nın yüzde 2 oranında artması bekleniyor.



Anlaşmanın muhtemel etkileri

ABD AB Serbest Ticaret Anlaşması’nın global düzeyde dengeleri değiştirmesi bekleniyor. Obama “Birlikte, dünyadaki en büyük serbest ticaret alanını oluşturacağız. Bu görüşmeler sadece serbest ticaret anlaşması için değil, iki kıta arasında küresel ticaretin gelişimine de katkıda bulunacak” diyerek anlaşmanın önemine dikkat çekiyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, tarihin en büyük ticaret anlaşması olacağına işaretle STA’nın yalnızca ABD ve AB ekonomilerine büyük katkılar sağlamakla kalmayacağını, aynı zamanda Atlantik'te ticaretin artmasından diğer ülkelerin de faydalanacağını savunuyor.



Türkiye’nin ve diğer ülkelerin korktuğu

AB-ABD arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın, Türkiye’nin zaten çok yüksek olan cari açığını 20 milyar dolar daha artırmasından korkuluyor. Korkunun sebebi belli: Çünkü Türkiye'nin AB ile arasındaki gümrük birliği anlaşmasına göre, AB ile ticaret anlaşması imzalayan her üçüncü taraf, Türkiye pazarına serbest giriş hakkını elde ediyor. Buna karşılık Türkiye kendi ihraç malları için aynı kolaylıktan yararlanamıyor. Özetle; Türkiye’nin ithalatı vergisiz, ihracatı vergili gerçekleşiyor.

Bu nedenle Türkiye hem ABD'den hem de AB'den şunu istiyor: “Eğer trans Atlantik bir ekonomik hacim yaratılacaksa o zaman Türkiye mutlaka bunun içinde yeralmalıdır." Buna yönelik Türkiye’nin önerisi, ya ABD-AB STA görüşmelerine katılmak, ya da onunla paralel yürüyecek bir ABD-Türkiye STA’sı gerçekleştirmek olarak şekillendi. Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın geçen ayki ABD gezisinin ana konusu da  bu öneriydi.



Peki, Türkiye dünya ekonomisinin yarısını kapsayacak olan bu STA’nın içine girebilecek mi?

Kısmen gireceğe benziyor. Çünkü Obama’nın bizzat kendisi açıkladı: “ABD, AB ile yeni bir ticaret ve yatırım ortaklığı geliştirirken, ben Türkiye ile ekonomik ilişkilerimizin daha derinleştiğini de görmek istiyorum.” Ekonomi Bakanı Çağlayan da Obama’yı teyit ediyor: “Bunun için Türkiye ile ABD arasında hedefi karşılıklı ticaret ve yatırımı artırmak olan yeni bir yüksek düzeyli komite kuruldu.” Kurulan komite Türkiye ile ABD’nin Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması için müzakereleri yönetecek.

Türkiye gibi Çin de korkuyor. Planın Transatlantik ekonomiyi dünyanın geri kalanından soyutlamaya yönelik olup olmadığını görmek istiyor.

Sonuç itibarıyla önümüzdeki aylarda konu kritik bir gündem oluşturacak. Türkiye kurulacak bu yeni yapının içerinde yer alabilirse ABD ile serbest ticaret anlaşmasına taraf olabilecek; bu durumda ABD'nin yıllardır kaldırmadığı kota ve kısıtlamalar kalkacak. Ayrıca Türkiye’nin, Gümrük Birliği ile içine girdiği sürecin prangaları da gevşeyecek.



Ekonomi Bakanı ZAFER ÇAĞLAYAN:

Türkiye gümrük mağdurudur

1995 yılında Gümrük Birliği anlaşmasını yapan hükümet

başarılı bir iş yaptı. Ama bir de önemli yanlışa imza attı. Avrupa Birliği üye olmayan bir ülkeyle ticari anlaşma yaparsa bizim de o ülke ile özel anlaşma yapmamız şartını koydurdu. Amaç Güney Kıbrıs’tan mal alınıp satılmasının önüne geçmekti. Ama bu madde döndü dolaştı Türkiye’yi vurdu.

Türkiye Gümrük Birliği’ne Avrupa Birliği’ne (AB) tam üye olmadan giren tek ülke. Türkiye Gümrük Birliği’nin tüm ikili anlaşmalarına uymayı kabul etmiş olmasına rağmen, Gümrük Birliği’nin karar mekanizmasında yer almıyor. Yani AB’nin üye olmayan ülkelerle yaptığı anlaşmaları otomatik olarak kabul ediyor. Bu anlaşmalarda “Üye olmayan ama Gümrük Birliği üyesi ülkeleri de kapsar” maddesi yer almadığı için serbest ticaret anlaşması yapan ülkeler Türkiye’ye mal satarken gümrük vergisinden muaf oluyor. Ancak Türkiye AB üyesi olmadığı için bu ülkelere mal satarken normal ihracat işlemine tabi tutuluyor ve ağır vergi yükleriyle karşı karşıya kalıyor. Bu da Türkiye’nin dış ticaret dengesini çok olumsuz etkiliyor. AB ile anlaşma imzalayan ülkeler dış ticarette büyük avantaj sağladıkları için Türkiye ile kesinlikle anlaşma yapmaya yanaşmıyor.

... Güney Afrika, Meksika ve Cezayir son 10 yılda AB ile serbest ticaret anlaşması yapan ülkelerden. 2012 yılında Meksika’dan 867 milyon dolarlık mal almışız. İhracatımız ise 206 milyon dolarda kalmış. Cezayir’den ithalatımız 2.6 milyar dolarken ihracatımız 1.8 milyar dolarda kalmış. En kötü tablo ise Güney Afrika ile... 382 milyon dolarlık satışa karşılık 1.3 milyar dolarlık ithalat gerçekleşmiş. Biz onlara yüzde 40’ı aşan vergilerle mal satarken onlar Türkiye’ye çok düşük vergilerle girmiş.

Avrupa Birliği’ne diyoruz ki, madem böyle bir sistem var ve biz bundan mağduruz. Ya Gümrük Birliği’ni revize edelim, vizeyi kaldırın, ürünlerimize kotayı kaldırın, 3. ülkelerle serbest ticaret anlaşması yaparken ‘Türkiye de taraftır’ deyin ya da Gümrük Birliği’nden çıkalım, bizimle de serbest ticaret anlaşması yapın.

Gümrük Birliği’nden ülke olarak çok faydalandık. 17 yıldır gümrükleri sıfırlayıp mal sattık. Ama zaman içindeki gelişmeler artık aleyhimize bir hal aldı. Güney Kıbrıs’ın bugün ihtiyacı olan para bizim sadece bir holdingimizin cirosu kadar. Güney Kıbrıs’tan mal almazsın satmazsın olur biter. Ama Güney Kıbrıs düşünülüp koyulan o maddenin bugün bize faturası çok büyük. Biz serbest ticaret anlaşması yapan taraflara sanayide yüzde 4.2 gümrük vergisi uygularken onlar bize yüzde 40-50 vergi uyguluyor. Burada inanılmaz bir haksız rekabet var. Avrupa Birliği bunu bize bile bile yapıyor, biz de göz göre göre seyredemeyiz. Her geçen gün daha da mağdur oluyoruz.