banner565

banner472

banner458

banner457

30.06.2017, 09:00 8540

İhracatın Kritik Faktörü: Konsantrasyon!

Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre küresel ihracatın son iki yıl itibarı ile daralma trendinde olduğunu biliyoruz. Aynı dönemde Türkiye ihracatı da dünyadaki gelişmelere benzer şekilde daralmasını sürdürmüş ve 2016 yılı ihracatı 143 milyar USD civarında gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, 500 milyar USD gibi büyük bir ihracat hedefimiz için sadece altı sene kaldı.
Ülke olarak bu ihracat hedefine ulaşmamız istatistiki olarak mümkün görünmese de bu büyük hedefe en azından yaklaşabilmemiz için ‘ezber bozan’ stratejilere ihtiyacımız olduğu açıktır. Üstelik bu ‘ezber bozan’ stratejilerin ‘küresel boyutta’ olması ve etkin bir şekilde uygulanması da gerekmektedir.
2023 yılı ihracat hedefimize bizi en azından yaklaştıracak politika ve stratejileri üretebilmemiz için öncelikli olarak ‘ihracat konsantrasyonu’ kavramına odaklanmamız gerekmektedir. Çünkü ülkemiz 0.05 ‘ihracat konsantrasyonu’ değeri ile ilk 50, hatta ilk 100 ihracatçı ülke içinde en düşük değere sahiptir.
Tanım olarak ihracat konsantrasyonu; ülkelerin ihracatının önemli bir göstergesi olup, o ülkenin ihracat yaptığı ülkelerdeki pazar hâkimiyetinin bir ölçüsüdür. Yüksek ihracat konsantrasyonlu ihracat yapan ülkenin bazı ülkelere daha yüksek oranda ihracat yaptığını, dolayısı ile kendi ölçeğinde ‘hakimiyet sağladığını’ gösterirken düşük konsantrasyonlu ihracat yapan ülkenin kendi ölçeğinde hiçbir ülkede önemli bir hakimiyet oluşturamadığının önemli bir göstergesidir. Kısaca düşük konsantrasyon; dağınık bir ihracat görüntüsü anlamına gelmektedir.
Benzer kavram, Askeri doktrinde Kuvvet Konsantrasyonu (Siklet Merkezi) olarak ifade edilir ve bu temel prensip gereğince büyük gücün bir noktada toplanmasını dikte eder.
Bilinçli olarak ‘ihracat konsantrasyonu’ sağlamadan ihracatımızı anlamlı bir şekilde arttırmamız çok zor, hatta imkansızdır. O halde; ‘bir ülkenin ihracat konsantrasyonu nasıl arttırılabilir?’ sorusuna cevap arayalım.
Öncelikli olarak ihracat yaptığımız bütün ürün grupları bazında küresel pazar analizleri yapmak sureti ile büyük ithalatçı ülkeler, ithalatı hızlı büyüyen ülkeler ve ithalatı hızlı büyüme potansiyeli olan ülkeler listelenmelidir. Daha sonra belirlenen kritik faktörler doğrultusunda ‘Ülke Cazibeleri (Attractiveness)’ ile ülkemiz ihracatının listelenen bu ülkelerdeki ‘Rekabet Gücü (Competitiveness)’ belirlenmelidir. Bu veriler her bir ürün grubu için oluşturulduktan sonra, stratejiler ve pazarlama gücü ‘Rekabet gücümüz yüksek, cazip ithalatçı ülkeler’ üzerinde yoğunlaştırılmalıdır.
Burada en kritik faktör; ülke cazibelerinin ve o ülkeler üzerindeki rekabet gücümüzün nasıl belirleneceğidir. Bu konunun bir modelleme çalışması olduğunu söylemek mümkündür. Akademik bu çalışma zor bir çalışmadır ama imkansız da değildir. Ancak ihracat konsantrasyonunu doğrudan etkileyeceğinden, analizin hatasız gerçekleştirilmesi ‘Hayati’ önem taşır.
İhracatı arttırma kapsamında diğer önemli bir faktör de ülke stratejilerini oluşturma ile pazarlama gayretlerini yönlendirme faaliyetleri, mümkün olduğunca, ürün bazında tek elden gerçekleştirilmelidir.
Kısaca; stratejiyi eldeki veriler doğrultusunda ‘komutan’ oluşturur ve sonra askerlerini harekat sahasına yönlendirir. Küresel ihracatta bu ‘Askerler’, ihracatçı şirketlerimiz olup, küresel stratejilere ve uygun yönlendirmelere ihtiyaçları vardır!

Yorumlar (0)
banner557