banner565

banner472

banner458

banner457

Ekonomik büyüme=Lojistik büyüme

Konjonktürün en fazla etkilediği sektörlerin başında gelen lojistik, krizi fırsata çevirme amacında. UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, 2015’in zor bir yıl olduğunu belirtse de iç piyasada demiryolu taşımacılığı ve e-ticarette fırsatlar olduğunu duyuruyor.

LOJİSTİK 01.04.2016, 08:39 15.11.2018, 10:17
10985
Ekonomik büyüme=Lojistik büyüme

Tüm dünyanın ticareti düşüyor. Dış ticaretin artmadığı bir ortamda ne yazık ki lojistik faaliyetlerin gelişmesini beklemek de mümkün değil. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Turgut Erkeskin, “Genel olarak dünyada yaşanan ekonomik yavaşlamaya bir de bölgemizin özel durumu eklenince 2015 lojistik sektörü için zor bir yıl oldu. Kısa vadede mevcut koşullarda düzelme öngörülmediğinden 2016 için de beklentiler iyi değil” diyor.
Bu olumsuz yapı teker teker tüm taşıma modlarına yansıyor. İş hacimlerinin beklendiği seviyede olmadığını bir de üstüne yeni zorluklar eklendiğini aktaran Erkeskin, hava, kara, demir ve deniz yolları ulaşımına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Karayolunda mülteci krizinden dolayı sınır geçişlerinin zorlaşması, kota problemlerinin yanında daha büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaya başladı.  Demiryolunda ana hattımızın Avrupa olması ve bu hat üzerindeki inşaat çalışmalarının 2015 sonuna kadar tamamlanmamış olması, tamamlandıktan sonra da randımanlı çalışmaması, Çerkezköy Terminali’nin yetersizliği bu taşıma türünde belki en büyük problemdi. Hava taşımacılığımızda nispeten hareketlilik devam etmekte ve birtakım büyüme rakamları görmekteyiz. Ancak bunun da önemli kısmı üçüncü ülkeler arası yapılan taşımalarda İstanbul’un hub olarak kullanılmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla havayolu faaliyetlerinin faydası lojistik sektörünün tamamına değil, belirli havayolu taşıyıcısı firmalara yansıyor. Deniz taşımacılığımızda konteyner taşımacılığı belki en zor zamanlarını yaşıyor. Her ne kadar yeni limanlarımız devreye girmiş olsa da hem taşıma miktarlarında azalma hem de navlun ücretlerinde büyük düşüşler var.”

Türkiye büyürse lojistik büyür
Tüm sıkıntılara rağmen lojistik sektörü Türkiye’nin büyüme potansiyeli en yüksek yatırım alanlarından birini oluşturuyor. TüİK verilerine göre 2014 yılı sonu cari fiyatlarla Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 1.75 trilyon TL seviyesinde. ‘Lojistik (ulaştırma ve depolama) Sektörü’nün büyüklüğü ise 209.9 milyar TL olup ülke GSYH’nın yüzde 12’sini oluşturuyor. Türkiye’nin büyüme hedefleriyle lojistik sektörünün göbekten birbirine bağlı olduğunun altını çizen Erkeskin, “Lojistik aktivitelerimizin büyümesi gelişmesi, hizmet ihracatçısı olabilmemiz öncelikle kendi ekonomimizin dinamikliğine ardından da üçüncü ülkeler arası taşıma hareketlerinin ülkemiz üzerinden geçmesine bağlı. 2023 için hedeflenen büyüme öngörülen zamanda gerçekleşmeyecek görünüyor. Kısa vadede ekonomimizin yıllık ortalama yüzde 2 ila yüzde 4 bandında büyüyeceğini öngörürsek lojistik büyüklükler de buna yakın oranlarda gelişecektir” açıklamasını yapıyor.

Yatırımcının gözü demiryolu ve e-ticaret lojistiğinde
Lojistik sektörü yatırımcı ayağında fırsatları barındırıyor. Turgut Erkeskin’e göre önümüzdeki yıllar için en büyük dinamizm ve yatırım demiryolu taşımacılığından bekleniyor. Serbestleşmenin başlaması ile çok büyük bir potansiyelin harekete geçeceğini dile getiren Erkeskin, şunları söylüyor:
“Demiryolu taşımacılığı çok geniş ve derin bir alan. Bunun yanısıra Türkiye’nin lojistik master planının ortaya çıkması ile hem yer olarak hem de büyüklük olarak lojistik yatırımlar için elimizde önemli bir veri olacak. Şunun özellikle altını çizmek isterim ki; artık hizmet verilen sektörlere özel lojistik ürünler oluşturan bir yapıya doğru evriliyoruz. Bu yönde önemli fırsatlar var ve bunlardan en önemlisi de e-ticaret lojistiği.”

Turgut Erkeskin, “Haklarınızı kullanın”
Sektörün mevcut durumunda sektör temsilcilerini yasal hakları konusunda bilinçlendirmeye çağıran Erkeskin, şunları söylüyor: “Gerek kara gerek hava ve gerekse de denizyolu her bir taşıma türü için tanımlanmış sorumluluk limitleri var.
Bunlar lojistik firmalarımızın yaptıkları işin niteliği gereği yüzyıllarca birikmiş bir tecrübenin, kültürün damıtılmasıyla oluşmuş, devletler tarafından kabul edilmiş, hukuk sistemlerine dahil edilmiş limitlemeler. Sektör firmalarının bu limitlerden hiçbir zaman, hiçbir şart altında taviz vermemeleri gerekiyor. Yine mevzuatımızın tanıdığı 30 günde navlun bedelini tahsil etme hakkı var. Herkesin finansal kaynaklarının limitli olduğu, paranın alternatif maliyetinin yüksek olduğu bir ortamda bu haklarını gözetsinler. Aksi takdirde geleceği sıkıntılı bir Türk lojistik sektörü ile karşı karşıyayız.”

Dev projeler ve lojistik sektörü
Yeni Havalimanı, 3. Köprü, Marmaray, duble karayolları, liman yatırımları, demiryollarının yenilenmesi, lojistik merkezler ve intermodal aktarma terminalleri gibi önemli altyapı projelerimiz var. 3. Havalimanı Türkiye’yi hava kargoda önemli bir aktarma merkezi olmaya götürecek potansiyele sahip. Turgut Erkeskin, Türkiye olarak hiçbir konuda uluslararası aktarma merkezi olamadığımızı belirterek, Singapur’u örnek veriyor. Erkeskin, atılması gereken adımları şöyle anlatıyor: “Neredeyse bütün havayolları Singapur’u kullanıyor ve aktarmalarını başarılı bir şekilde yapabiliyor. Singapur’un başarılı olmasının nedeni kargo tesislerindeki fiziki altyapısının gelişmiş olması, bununla beraber transit ticareti mevzuatlarında da eksiklikler olmaması ve transiti kolaylaştırıcı olması. Türkiye 3. havalimanının açılmasıyla bir aktarma merkezi olabilir ancak  dünyanın çok uluslu firmaları Türkiye’yi Ortadoğu’ya, Kafkaslara ve Kuzey Afrika’ya bir dağıtım üssü olarak kullanmak istediğinde sadece fiziki kapasitesine değil, altyapı ve mevzuata da bakacağı için konu bir bütün olarak düşünülmeli. Karayolu ve demiryolu bağlantıları mutlaka sağlanmalı, gümrüklerdeki işlemleri hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı adımlar mutlaka atılmalı.”

Serbest Ticaret Anlaşması TTIP’a avantaj sağlar
Konuşmasında AB ve ABD arasında imzalanması beklenen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’nın (TTIP)  yaratacak olduğu değişime de değinen Erkeskin, “Bu anlaşmanın bizim açımızdan en önemli sonucu Gümrük Birliği üyesi olmasına rağmen Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye’nin ticaret dengesinde bir değişime sebep olması olacaktır. Bu anlaşmanın etkisini lehimize çevirmek için Türkiye’nin ABD ile ayrı bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalaması gerekmektedir. Eğer bunu başarırsak kıtalararası küresel ticarete hareket kazandırması beklenen bu anlaşmalardan Türk lojistik sektörünün de olumlu etkilenmesi muhtemeldir” diye konuşuyor.

İran’ın 3 avantajı var
Lojistik sektörünün önümüzdeki dönem için heyecanlandığı en önemli gelişme İran’a ambargonun kalkması. Zira İran’a ambargonun kalkmasının lojistik sektörümüz için 3 önemli faydası var. Birincisi tabii ki İran ile dış ticaret hacminin yani ikili iş hacminin artması ve bunun sektörümüze pozitif etkisi. İkincisi özellikle Avrupa ile İran arasında gelişecek ticaret hacminin ihtiyaç duyacağı lojistik faaliyetlerin Türk taşımacılık filosu ve firmaları ile karşılanması. Diğer deyişle üçüncü ülkeler ile İran arasındaki taşımaların Türkiye üzerinden, havayolu, karayolu ve demiryolu taşıma modlarında Türk taşıma araçlarının ve kapasitelerinin kullanılacak olması. Üçüncüsü de yurtdışında yatırım yapma ve lojistik yönetim kabiliyeti gelişmiş sektör firmalarının İran’da yapacakları yatırımlar, kuracakları tesisler ile Türkiye’den bağımsız direkt İran ekonomisine hizmet edecek şekilde yeni iş alanları bulması.
Tabi tüm bu avantajların yanında dezavantajlar da var. Olası sıkıntıları Turgut Erkeskin şöyle detaylandırıyor: “Tabii bütün bu imkanları değerlendirme gayreti içinde, İran’ın sahip olduğu lojistik altyapısını ve dış dünyaya bağlantı imkanlarındaki çeşitliliği unutmamamız lazım. Hem Körfez Bölgesi’nde hem de Hazar’da İran’ın çok gelişmiş limanları ve bu limanları ile bağlantılı kara ve demiryolları var. Özellikle Çin’den İran’a gelecek trafikte Türkiye’nin rolünün olmasını bekleyemeyiz. Bizim henüz tamamlayamadığımız Çin demiryolu bağlantısını İran kurdu ve işletti. Ülkelerini 14 günlük bir süre ile Çin’e bağladılar. Yine ‘One Belt One Road’ politikası çerçevesinde Çin’in batısı ile Pakistan limanları arasında kurulan karayolu bağlantısı bu yılsonunda bitiyor. Bu yolun aynı zamanda İran yollarına bağlantısı da mevcut. Tabii denizyolundan gelecek trafikler için de Körfez limanları çok iyi durumda.”
Erkeskin, Türkiye’nin sahip olduğu imkanları verimli kullanabilmesi için öncelikle ikinci ve modern bir kara sınır geçişine ihtiyaç duyulduğunu aktarıyor. Erkeskin, “Demiryolunda Van geçişlerini rahatlatmamız, iki ülke arasında intermodal taşımacılığın geliştirilmesi için anlaşmalar yapmamız gerekir. Her ne kadar Türkiye Avrupa’dan gelecek trafik için ideal bir konumda olsa da Bulgaristan-Gürcistan-Azerbeycan-İran rotasını gözardı etmememiz, bu hat ile rekabetçi olabilmemiz lazım” diyor.

Demiryolunda ASELSAN ve INDRA işbirliği
ASELSAN ve INDRA, yurtiçi ve yurtdışında demiryolu alanında ‘Planlama, Trafik Yönetimi, Sinyalizasyon ve Kontrol Sistemleri’ Projeleri’nde işbirliği anlaşmasına imza attı. Törende ASELSAN tarafını Sektör Başkanı ve Genel Müdür Yardımcısı Y. Suat Bengür ve Ulaşım Sistemleri Grup Başkanı Seyit Yıldırım, INDRA tarafını ise Türkiye, Orta Asya ve Asya- Pasifik Başkanı Luis Antonio Permuy Munoz-Rivero ve Ulaşım Çözümleri Direktörü Jose Miguel Rubio Sanchez temsil etti.

Anko Taşımacılık filosunu Mercedes-Benz Sprinter ile güçlendirdi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde okul servisleri ve personel taşımacılığı alanlarında faaliyet gösteren Gaziantep merkezli Anko Taşımacılık, tercihini yine Mercedes-Benz’den yana kullandı. Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii Koluman Otomotiv aracılığı ile Anko Taşımacılık filosuna 30 adet Sprinter aracını ekledi.
Teslimat törenine Mercedes-Benz Türk Yetkilii Bayii Koluman Otomotiv’den Koluman Gaziantep Hafif Ticari Araç Satış Müdürü Burak Akkar, Anko Taşımacılık’tan Şirket Ortakları; Erdem Kasapoğlu ve Aykut Kömürcügil katıldı.

Evrim Aras: Aras Kargo kadın dostu
Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı-CEO’su ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Evrim Aras, iş dünyasında kadın istihdamını artırmaya yönelik yapılabilecekler için Aras Kargo’daki uygulamalardan örnek verdi. Kargo sektörünün dünyadaki tek kadın CEO'su olma ünvanını taşıyan Evrim Aras, şunları söyledi: "Aras Kargo'yu kadın dostu bir şirket olarak tanımlıyoruz. Türkiye’de Birleşmiş Milletler Kadınların Güçlenmesi Prensipleri’ni imzalayan ilk kargo şirketi olarak, erkek işgücünün ağırlıklı olduğu bir sektörde, kadın istihdamını artırmaya yönelik uygulamalar yaparak erkek egemen bakış açısını değiştirdik. Kadın çalışan sayısını artırmak için tüm yöneticilere kota hedef koymaktan tutun da çalışanlarımızın önerdikleri kadın personel adayları işe alındığında çalışanlarımıza prim vermeye kadar pek çok yöntemle kadın istihdamını artırmaya çalışıyoruz. Şirketimizi anneler için çekici hale getirmek için okulun ilk ve son günlerinde, aşı günlerinde idari izin veriyor, çocukları 3 yaşına gelene kadar annelerimizi Cumartesi mesaisinden muaf tutuyoruz. Tüm aktarma merkezlerimize ve bölge müdürlüklerimize hijyenik emzirme odaları inşa ediyor, anne-çocuk sağlığı eğitimleri düzenliyor, çalışanlarımıza daha fazla kadın çalışanı şirketimize nasıl çekebiliriz diye önerilerini soran anketler yapıyoruz.”

TNT ile Çin ve Güney Asya’dan ithalatlar artık daha hızla Türkiye’de
2015 yılını Avrupa çapında öğleden önce teslim hizmetlerinin kapsamını genişletmiş olarak tamamlayan TNT, 2016’nın ilk ayında çok önemli bir atılıma imza atarak Çin ve Güney Asya’dan Ekonomi Ekspres hizmetleri kapsamında gönderileri doğrudan Sabiha Gökçen Havalimanı’na getirmeye başlıyor.
Çin, Güney Asya ve Ortadoğu’dan gelen Ekonomi Ekspres gönderilerin TNT Liege Avrupa Aktarma Merkezi yerine doğrudan TNT’nin Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki Operasyon Merkezi’ne ulaştırılması sayesinde transit süreleri önemli ölçüde kısalıyor. Uzakdoğu Ekonomi Ekspres hizmetiyle özellikle Çin, Japonya, Taiwan, Endonezya, Hong Kong ile Hindistan ve Bangladeş gibi Güney Asya ülkelerinden ithalat yapan firmalara hem maliyet hem de zaman avantajı sağlayan TNT, aynı zamanda Sabiha Gökçen Havalimanı’nda basitleştirilmiş usulde gümrük işlemlerini tamamlayarak müşteri memnuniyetini yakalıyor.
TNT Türkiye Genel Müdürü Çetin Yalçın, “‘Müşteri odaklı şirket’ olma hedefimiz doğrultusunda, Ekspres ve Ekonomi Ekspres hizmetlerimizin kalite ve hız olarak gittikçe birbirine yaklaşıyor olması bilakis bizleri sevindiriyor. Bu rakipsiz Uzakdoğu Ekonomi Ekspres hizmetimizle, TNT olarak yine sektörün önünde yeralıyoruz” dedi.

DHL Express Türkiye iki yıl üst üste ‘En İyi İşveren’ seçildi
DHL Express Türkiye, insan kaynakları alanında “En İyi İşveren” unvanına layık görüldü. Top Employers Enstitüsü tarafından verilen “En İyi İşveren” sertifikası, bu yıl çalışan memnuniyeti alanında en yüksek standartları yakalayan 8 şirkete verildi. Münferit olarak tam 43 ülkede sertifikayla ödüllendirilen DHL geçtiğimiz yıldan sonra bu yıl da her kıtada sertifika alan tek global şirket oldu. Yetenek yönetimi, liderlik gelişimi, performans yönetimi ve eğitim ile gelişim öne çıkan başarı alanları oldu. DHL Express Türkiye CEO’su Markus Reckling, “DHL Express olarak, uluslararası hızlı taşımacılık alanının en yetenekli uzmanlarını kadromuza dahil etmeye, eğitmeye ve elimizde tutmaya özen gösteriyoruz. Uluslararası alanda kabul gören bu belgeyi iki yıl üst üste almamız, bu alandaki çabalarımızın önemli bir göstergesidir” diye konuştu.

LNG’li gemi pazarında 6.5 milyon dolarlık Rolls-Royce atağı
Rolls-Royce Türkiye’de Tersan Tersanesi’yle 6.5 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Anlaşmaya göre Rolls-Royce Norveçli gemi armatörü NSK Shipping için tasarlanan yük gemisi için sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tahrik sistemi sağlayacak. Tahrik sisteminin monte edileceği gemi BioMar Grubu adına balık yemi taşımakta kullanılacak.
81.5 m boyundaki gemi Norveç kıyılarındaki balık çiftliklerine bir seferde 2 bin 700 ton balık yemi taşıyacak. NSK Shipping Genel Müdürü Kristian Hoydal, sözleşme ile ilgili; “Daha çevre dostu ve verimli bir LNG motorlu gemi teslim edebilmek için Rolls-Royce ile birlikte çalışabilmekten büyük gurur duyuyoruz” dedi.
Gemiyi tasarlayan NSK Ship Design Şirketi’nin Genel Müdürü Kjartan Karlsen yaptığı açıklamada “Tasarımlarımızın yük gemilerinin tahrikinde LNG kullanımına ve dolayısıyla karbon ayak izlerini küçültmeye katkıda bulunması bize heyecan veriyor” diye konuştu.

GEFCO Türkiye’den 2226 km’lik proje lojistiği
GEFCO Türkiye, dünyanın önemli traktör üreticilerinden İtalyan Same Deutz-Fahr (SDF) Group’un gabari dışı kabul edilen ağır ve hacimli yükleri için ağır nakliye taşımacılığı hizmeti sunuyor. Proje kapsamında, SDF Group’un İtalya-Treviglio’daki fabrikasından sal kasa araçlarla Livorno’ya taşınan traktörler burada indirilerek gemilere bindiriliyor. Türkiye ayağında gemiden araç çekerlere aktarılan malzemeler, Derince Gümrüğü’ne bağlı antrepolarda teslim ediliyor.
GEFCO Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Zafer Özkök, “SDF Group, GEFCO Türkiye’yi her iki şirketin de kaliteye verdiği yüksek önem nedeniyle seçti. GEFCO’nun lojistik mühendisliği alanında benzersiz deneyimi bulunuyor. Bu noktada müşterilerimize daha fazla rekabet avantajı kazandırmak için sürekli olarak yeni çözümler sunma arayışındayız” dedi.

Geleceğin lojistikçileri Ekol Macaristan’ın tesislerinde
Lojistik sektörünün gelişiminde eğitimin önemini her fırsatta vurgulayan Ekol Lojistik, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan tesislerinde, Mehmet Emin Horoz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden 14 meslek lisesi öğrencisini ağırladı.
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin (UTİKAD) desteklediği ve ortak olduğu “Entegre Demiryollarında Kombine Taşımacılık Uygulamaları” Projesi kapsamında, Avrupa’da lojistik süreçlerini deneyimleyen meslek lisesi öğrencileri Türkiye'nin ilk lojistik öğretmenlerinden Ömer Saçar liderliğinde, Ekol Budapeşte Tesisleri’nde Türkiye-Macaristan hattındaki lojistik akışını, depo uygulamalarını ve filo takip işlemlerini de gözlemleme fırsatı buldular.

İDO Tuzla’yı deniz otobüsüyle Yalova’ya bağlıyor
İDO’nun 5 Mart 2016 Cumartesi günü başlattığı deniz otobüsü seferleriyle birlikte Tuzla, bir yandan Yalova’ya, bir yandan da Kartal üzerinden Bostancı’ya bağlanıyor.
İDO’nun Bostancı-Kartal-Tuzla-Yalova seferlerini başlatmasıyla bu dört yerleşimde ve civarında oturanlar ya da bu noktalara ulaşarak Marmara’nın iki yakası arasındaki konforlu ve güvenli yolculuklarını tamamlamak isteyenler için birçok yeni avantaj da beraberinde geliyor. Başlangıçta sabah akşam karşılıklı 2’şer, toplam 4 sefer gerçekleştirilecek. 

Yorumlar (0)
banner557