banner565

banner472

banner458

banner457

Türkiye, dünyada YHT’de 8., deniz ticaret filosunda 14. Ülke

Türkiye, dünyanın tedarik zinciri ve üretim üssü olma hedefine; lojistik ve taşımacılık sektörü ile depolama hizmetlerindeki yeşil ve dijital dönüşüm başarısıyla koşuyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun verdiği bilgilere göre; 29 bin km’nin üzerinde bölünmüş yolu, 3 bin 633 km’lik otoyol ağı, 2 bin 250 km’si Yüksek Hızlı Tren (YHT) ve Hızlı Tren hattı olan 14 bin km’lik demiryolu ağı,  57 iç hat uçuş sayısı, 342 dış hat nokta sayısı, 217 liman, 84 tersanesiyle Türkiye, dünyada YHT’de 8., Türk Sahipli Deniz Ticareti Filosu ile 14., yat imalatında 3. ülke.

DOSYA 01.09.2023, 00:00 21.09.2023, 10:10
21921
Türkiye, dünyada YHT’de 8., deniz ticaret filosunda 14. Ülke

Devam eden ve gerçekleştirdiği denizyolu, karayolu, demiryolu ve havayolu projeleriyle lojistik ve taşımacılık sektörü ile depolama hizmetlerindeki yeşil ve dijital dönüşümdeki başarısıyla Türkiye, dünyanın tedarik zinciri ve üretim üssü olma hedefine koşuyor.

Türkiye’den dev yatırımlar
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Konya’da devam eden bedeli 16.5 milyarlık 12 karayolu projesinden Konya Çevre Yolu Projesi’nin 2. kısmının tamamını 2024 sonuna kadar bitirerek trafiğe açmayı planladıklarını açıkladı. Bakan Uraloğlu, terör, savunma sanayinde yerlilik ve millilik, enerji ve ulaşım altyapısı gibi Türkiye’nin önündeki 30-40 yıl bekleyen sorunları fiilen çözdüklerini belirterek; Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim, Osmangazi, 1915 Çanakkale Köprüleri, İzmir-İstanbul, Ankara-Niğde ve Kuzey Marmara Otoyolları gibi dev projeleri birbiri ardına hayata geçirdiklerini anlattı: “Bölünmüş yol uzunluğunu 29 bin km’nin üzerine çıkardık. Otoyol ağımızı 3 bin 633 km’ye ulaştırdık. Köprü uzunluğumuzu 758 km’ye, tünel uzunluğumuzu ise 723 km’ye çıkardık. Ülkemizi Avrupa’da 6., dünyada 8., Yüksek Hızlı Tren İşletmecisi ülke konumuna yükselttik. Demiryolu ağımızı 2 bin 250 km’si Yüksek Hızlı Tren ve Hızlı Tren hattı olmak üzere yaklaşık 14 bin km’ye yükselttik. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattını açarak Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz demiryolu bağlantısı sağladık. İç hat uçuş sayımızı 57’ye, dış hat nokta sayımızı 342’ye yükselttik. Liman sayımızı 217’ye, tersane sayımızı 84’e çıkardık. Türkiye dış ticaretinin yüzde 85’inin yürütüldüğü limanlarımız, ekonomi açısından büyük öneme sahip. Kıyı şeridimizde bulunan tersanelerimize ilave olarak; 749 tekne imal tesisi, 192 adet çekek yeri ve 23 adet gemi geri dönüşüm tesisleri gemi sanayi sektörünün vazgeçilmez işletmeleridir.”
Bakan Uraloğlu, “Denizcilik sektörümüzün 2022’deki cirosu yaklaşık 531 milyar 238 milyon. Ülkemizin denizlerde sahip olduğu bu zengin potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek, dünya denizciliğinde hak ettiği yeri alması hedefimizdir” açıklamasını yaptı. Bakan Uraloğlu’nun verdiği bilgilere göre; Türk sahipli gemi sayımız toplam bin 765, bunun bin 352 adeti yabancı bayraklı. Limanlarımızda elleçlenen yük miktarı 543 milyon tona ulaştı. Türk Sahipli Deniz Ticareti Filo büyüklüğümüz 39.1 milyon dedveyt tona yükseldi ve 2023’te dünya sıralamasında 14. sırada yer aldık. Mega yat sipariş defterinde yer alan proje adedi bakımından, ülkemiz yat imalatında dünyada 3. sırada.”
Teşvik müjdesi: ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla sektörde yerli ve milli üretimin öncelikli politikaları arasında yer aldığını ve gemi imalatındaki yerlilik oranının %50 seviyelerine ulaştığını paylaşan Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin otonom/hibrit gemilerin inşasında da lider ülkeler arasında yer alacağına inandığını kaydetti: “Yeşil Liman Sertifika Programı’yla 20 liman tesisimiz sertifikalandırıldı. Yıllık 10 gemiye, fosil yakıt kullananlara 1.5 katına kadar, çevre dostu enerji kaynakları kullananlara 2.5 katına kadar, çevre dostu enerji kaynağının kullanımına dönüşüm için %25’ine kadar teşvik verilecektir. Kabotaj hattında çalışan gemilerimizin kullandıkları akaryakıt üzerinden alınan özel tüketim vergisine (ÖTV) son verdik. Denizcilik sektörümüze 2053’e kadar 21.6 milyar dolar yatırım gerçekleştireceğiz.”
Kruvaziyer turizminde hedef; 1 milyonu aşan yolcu: Bakan Uraloğlu, Türkiye limanlarına demir atan kruvaziyer yolcu sayısının geçen yıla oranla %66.7 artış gösterdiğini de paylaştı: “Geçen yıl Mayıs-Haziran-Temmuz döneminde ülkemize 341 bin 556 kruvaziyer yolcusu gelirken, bu yıl ise aynı dönemde bu sayı yüzde 66.7 artarak 569 bin 280’e ulaştı. Yıl sonu ise bir milyon yolcuyu aşmasını bekliyoruz” dedi.
OECD’den Avrasya Tüneli’ne ‘Mavi Nokta Ağı Sertifikası’: Bakan Abdulkadir Uraloğlu, “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tarafından teknik çerçevesi oluşturularak açık ve kapsayıcı, şeffaf, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerini destekleyen ve finansal, sosyal ve çevresel açıdan sürdürülebilir altyapı yatırımlarına verilen ‘Mavi Nokta Ağı Sertifikası’ (Blue Dot Network- BDN) kapsamında Avrasya Tüneli’nin pilot uygulama sürecini başarıyla tamamlayan dünyada ulaştırma alanındaki ilk proje olduğunu söyledi.

“Sektörün GSYİH’ye katkısı 1 trilyon TL’ye yaklaştı”
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, lojistiğin Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan ve istihdam yaratan en önemli sektörlerinden biri olduğunu belirterek, “Özellikle, jeopolitik konumu sebebiyle kara, hava, demir ve denizyolu lojistik faaliyetleri ülkemizde oldukça gelişmiş durumdadır. Genç ve nitelikli işgücüne sahip ülkemizin etrafındaki uluslararası lojistik koridorlar ile bağlantıları ülkemizin bölgesinde bir lojistik merkez olarak öne çıkmasına katkı sağlamaktadır. Ülkemizin son dönemlerde altyapıları güçlendirilen karayollarına yapılan yatırımlar, teknolojik ve yenilikçi sistemlerle kurulan deniz limanları ve uluslararası arenada öncü hava meydanları lojistiğin ülke ekonomimizdeki etkisinin bir yansımasıdır” diyor.
Ayşem Ulusoy, Türkiye lojistik ve taşımacılık sektörüne olan yabancı sermaye ilgisini şöyle değerlendiriyor: “Ticaretteki eksen kaymasından dolayı Türkiye’yi bir fırsat olarak gören yabancı lojistik firmaları Türkiye’deki yapılandırmasını güçlendiriyor. Geçen yıl Türkiye’ye giriş yapan iki büyük yabancı firma Türkiye’yi ‘tedarik zincirlerinin kalbi’ olarak gördüklerini belirterek Türkiye’ye yoğun bir şekilde yatırım yaptıklarını basın ile paylaşmıştı. Yabancı yatırımların yanı sıra şirket birleşmeleri ve satın almaları da 2023’ün ilk yarısında sektörde yaşanan gelişmeler arasında.”
Yolcu ve yük taşımacılığı ihracatı yaklaşık 37 milyar dolar: Türkiye’nin 2022 gayri safi yurt içi hasılasının 15 trilyon TL olarak gerçekleştiğini kaydeden Ulusoy, sektöre ilişkin şu bilgileri paylaşıyor: “Bugün gayrisafi yurt içi hasıladaki payı yüzde 12 olan muazzam büyüklükte bir lojistik sektöründen bahsediyoruz. Yüzde 12’lik payın yarısı dış ticaret firmaları tarafından, diğer yarısı ise doğrudan lojistik hizmet üreten firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir. 2022 verileri göz önünde bulundurulduğunda lojistik hizmet üreten firmaların gayri safi yurt içi hasılaya katkısının 1 trilyon TL’ye yaklaştığını söyleyebiliriz. 2022 yılında 90 milyar dolar olarak gerçekleşen tüm hizmet sektörlerinin ihracatı içerisinde yolcu ve yük taşımacılığı ihracatı toplamı yaklaşık 37 milyar dolardır. Sadece yük taşımacılığı hizmet ihracatı 20 milyar doların üzerindedir.”
“Sektördeki zorlukların devam etmesi bekleniyor”: Ayşem Ulusoy, Dünya ekonomisi Pandemi öncesi ortalama %4 civarında büyürken, 2023’te büyüme beklentisinin %2.8 olacağının ifade edildiğini, bu durumun bize ciddi bir ekonomik daralma beklentisi olduğunu gösterdiğini kaydediyor: “Pandemi sonrası biriken talepler, lojistik sektöründe olumlu bir hava estirmişti fakat 2022 yılının son çeyreğinde enflasyon ve merkez bankalarının faiz artırımı kararı, taleplerin yavaşlamasına yol açtı. 2023’ün ilk altı ayı, lojistik sektörü ve ekonomi için zorlu bir dönem oldu. Küresel ekonomideki yavaşlama ve tedarik zincirindeki bozulmalar nedeniyle yaşanan düşüşün devam etmesi durumunda, lojistik sektöründeki zorlukların devam etmesi bekleniyor. Küresel ekonomideki negatif görünüm, sektörü krizin boyutlarını tespit etmeye ve önlemler almaya itti. Dolayısıyla 2023 yılının ilk altı ayında sektörümüz özellikle orta ve küçük ölçekli işletmelerimiz, yeni yatırım ya da büyüme planları yerine tedbirci finans yönetimi ile işletmelerini ve çalışanlarını koruma gayretinde oldular. Ayrıca ülkemizi derinden etkileyen deprem felaketi sonrasında geniş bir bölgede tedarik zinciri ve dış ticaret akışımızda aksamalar yaşandı. Bölgedeki ticaret erbabımızın ve sektörümüzün yaşadığı zorluklar depolama alanlarımızda ve liman sahalarımızda ortaya çıkan aksamalar lojistik performansımızı etkileyen konular arasında idi.”
Hızlı büyümesini sürdüren Türk lojistik sektörünün depo ve lojistik merkez yatırımlarının 2022 yılı yatırım projelerinin önemli bir kısmını oluşturduğunu aktaran Ulusoy, sektörde yer alan firmaların depo yatırımı yarışına girdiğini ancak bu yatırımların Türk yatırımcı ile kısıtlı kalmadığını ifade ediyor: “Pazarların küreselleşmesi ile Türkiye gibi üretim noktası ve pazar arasında önemli bir jeopolitik konumda yer alan ülkelere yabancı yatırımlar gelmektedir.”
Teknolojik evrilmeyle gelen kazanım: Son yıllardaki teknolojik gelişmelerin depoların daha verimli bir şekilde kullanılmasını ve dolayısıyla envanter masraflarının büyük oranda azalmasını sağladığına da dikkat çeken Ulusoy, gelişen teknolojiyle birlikte bilgisayar ortamında stok takibi yapılabildiğini, buna benzer metotlar kullanılarak etkin bir depo yönetim sistemi ile deponun yönetilmesinin mümkün olduğunu anlatıyor: “Günümüzde depolama sistemlerinde yüz tanıma, sesli ve ışıklı yönlendirme sistemleri hâlihazırda kullanılırken ilerleyen süreçte kullanım hacimlerinde artış beklenmektedir. İnsan-makine etkileşiminin sağlandığı bu depolarda otomatik olarak yönlendirilen stoklama araçları, akıllı stoklama sistemleri, akıllı raflar, kendi rotalarını belirleyen sistemlerin kullanımı her geçen gün artarken depolama faaliyetlerinde verimlilik ve etkinlik sağlanmakta. Lojistik sektörünün bir diğer önemli süreci olan taşıma sistemlerinde ise GPS teknolojisi yardımıyla talep yönetimi, dağıtım merkezi ve depolar arasında yüksek etkileşim sağlanarak işletmeler araçlarını rahatlıkla takip ederken nakliye hareketlerini izlerken gönderiler hakkında sağlıklı bilgi edinebilmektedir.”
Depo ve dağıtım merkezlerinin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminin ayrılmaz parçaları olduğunu vurgulayan Ulusoy, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de depo uygulamalarında profesyonelleşme ve uzmanlaşma eğiliminin arttığını, depo ve dağıtım merkezlerinin rollerinin dijitalleşen dünyada yeniden tanımlandığını bildiriyor: “Bu nedenle depolama faaliyetleri hem teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeli hem de tüm lojistik süreçlerde olduğu gibi ekonomik olma prensiplerine göre yapılmalıdır. Yüksek yatırım gerektiren bu faaliyeti en ekonomik şekilde yapmak lojistik işletmeleri, üretici ve toptancı gibi tedarik zinciri üyeleri açısından son derece önemlidir. Zira lojistik faaliyetler arasında taşımacılıktan sonra en fazla maliyet unsuru olan kalem depolama işlemleriyle ilgilidir. Bu maliyetler depoyu yönetmek için kiralamanız ya da satın almanız gereken bina ve işçilik bedelleri dışında depo yer seçimi araştırması, personel eğitimi, depo ekipmanlarının temini, depo yazılımlarının tedariki gibi ekstra maliyetleri de kapsamaktadır.”
Paylaşım ekonomisiyle çok hızlı dağıtım: Günümüzde depo işletmecilerinin büyük bir çoğunluğunun depolama alanlarını tam kapasiteyle kullanmadığını da belirten Ulusoy, bu sebeple oluşan âtıl kapasitenin işletmeler açısından ekonomik bir kayıp olarak değerlendirilebileceğinin altını çiziyor: “Bunun yanı sıra işletmeler depolama konusunda daha fazla esnekliğe ihtiyaç duymaktadır. Paylaşım ekonomisi depolama alanında âtıl kapasiteye sahip olan depo sahipleriyle depolama ihtiyacı olan işletmeleri bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Bu tür uygulamalar sayesinde depo sahipleri âtıl vaziyetteki depo alanlarından ilave gelir elde edebilmekte, depolama ihtiyacı olanlar ise bu gereksinimlerini büyük depo yatırımları yapmadan karşılayabilmektedir. Ayrıca çeşitli lokasyonlarda bulunan depolara ürünlerini yerleştirerek müşterilere daha yakın bir tedarik ağı da kurmuş olmaktadırlar. Bu durum işletmelere dağıtım konusunda çok büyük bir hız avantajı sağlamaktadır. Depo paylaşımının önemli bir diğer avantajı da depo işletmesinin teknolojisinden yararlanılarak stok yönetiminin daha etkin bir şekilde yapılabilmesidir.”
Yeşil dönüşüm fırsatı: Ayşem Ulusoy, tarımdan inşaata kadar birçok sektörde dönüşüme sebep olacak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın lojistik sektörü için de son derece önemli bir konu olduğuna işaret ediyor: “Avrupa’ya taşınan bir ürünün nasıl üretildiğine ek olarak bunun nasıl taşındığından nasıl depolandığına kadar tüm lojistik süreçteki karbon emisyonları da hem üretim hem de lojistik sektörümüzün rekabetçiliği noktasında önem arz ediyor. Sektörümüzün yeşil dönüşümünü de önümüzdeki süreçte fırsata dönüştürebileceğimiz bir süreç olarak değerlendirmeli, bu konuda eğitim ve yatırım faaliyetlerinde kapsayıcı olmalı ayrıca her sektörün paydaşlarıyla işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini düşünmekteyiz.”

Web tabanlı Melek Yatırımcı Ağı Platformu açılıyor
Ticaret Bakanı Prof.Dr. Ömer Bolat, Altın Konteyner İhracat Ödülleri’nde melek yatırımcılar ile yeni iş fikirlerine sahip girişimcileri bir araya getirmek amacıyla web tabanlı Melek Yatırımcı Ağı Platformu oluşturduklarını, altyapısı tamamlanan bu platformun yakın zamanda tanıtımını yapacaklarını bildirdi.
Ülke ekonomisine ihracat yaparak katkı sunan gençlerin sayısını artırmak ve ihracatı daha fazla teşvik etmek amacıyla verilen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genç MÜSİAD İhracatı Geliştirme Komisyonu organizasyonuyla düzenlenen ‘Altın Konteyner İhracat Ödülleri’ nin 3.’sü MÜSİAD Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Genç MÜSİAD Başkanı Cahit Ertemel, bu yıl 13 kategoride 37 genç ihracatçının ödül aldığını, Genç MÜSİAD olarak genç iş insanları ile girişimcilerin ihracat yolculuğunda yanında durmaya ve destek olmaya devam edeceklerini dile getirdi.
DEİK Başkanı Nail Olpak, iklim krizi, enerji ve gıda güvenliği, ticaretin değişen kuralları ve ivme kaybeden küresel büyümeye dikkati çekti.
TİM Başkan Vekili Ahmet Güleç, katmadeğerli ihracatın payının hızlı şekilde artırılması gerektiğine işaret ederek, inovasyonel tasarıma ve yüksek teknolojiye daha çok odaklanılmasının önemine değindi.

Alışan Lojistik depolama hizmeti ile öne çıkıyor
Alışan Lojistik, tehlikeli kimyasallar dahil olmak üzere, kimya sanayisi ile hızlı tüketim ürünleri, gıda, tarım ve daha birçok sektördeki müşterilerine uluslararası nakliye, depo/antrepo, dökme kuru yük, dökme likit ve enerji taşımacılığı gibi hizmetler sunuyor. Ayrıca; “kontrat lojistiği” diye de ifade edilen entegre lojistik hizmetleri ile müşterilerinin taleplerini A’dan Z’ye kurguluyor; ihtiyaca özel katma değeri yüksek çözümler geliştiriyor.
Alışan Lojistik CEO’su Damla Alışan, “Antrepo ve serbest depolarımız bünyesinde tehlikeli ürünler (yanıcı parlayıcı), kimyasal ürünler, gıda içerikli ürünler, FMCG ürünleri, ısı kontrollü ürünler, diğer standart depolama ihtiyacı olan ürünler için hizmet sunmaktayız” diyor.
Bu yıl depo kapasitelerini artırmayı hedeflediklerini belirten Alışan, “Ocak’ta Dilovası Organize Sanayi Bölgesi’nde 8.200 m2 yanıcı kimyasal ürün ve 4.100 m2 gıda maddeleri depolama/elleçleme alanları olarak tasarladığımız toplam 12.300 m2 kapalı alana sahip yeni depo yatırımımız ile giriş yaptık. Toplamda 13.650 palet kapasitesine sahip yeni depomuzda özellikle kimyasallar ve gıda bileşenleri endüstrisinde lider global bir tedarikçi olan müşterimiz Azelis’e kimya, gıda ve laboratuvar ürünleri için depolama hizmeti sunuyoruz” açıklamasını yapıyor.
Damla Alışan; ayrıca, Gebze OSB, Gebze Plastikçiler OSB ve Gebze Güzeller OSB gibi Gebze’nin önemli sanayi noktalarına 15 dakika uzaklıkta konumlanan, A sınıfı özellikler ile donatılmış olan Alışan Pelitli depolarının da 15.000 palet kapasitesine sahip olduğunu belirtiyor.
Damla Alışan, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Güçlerimizi birleştirdiğimiz global ortağımız PSA BDP ile beraber Alışan Lojistik olarak, 2023 için proje ve yatırımlarımızı belirli başlıklarda toplamış bulunuyoruz. Operasyonel planlarımızı desteklemek üzere e-ticaret ekosistemi dahil tüm sektörlerin ihtiyaçlarına dönük depolama arz kapasitemizin artırılması için proje ekiplerimiz sürekli çalışıyor. Depolama ve taşıma çözümlerimize yaptığımız tüm yeni yatırımların, ‘Green Deal’-‘Yeşil Mutabakat’a tam uyumlu olmasına önem veriyoruz.”

Yorumlar (0)