banner565

banner472

banner458

banner457

Güneydoğu’nun lokomotif sivil toplum örgütü: Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD)

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlamak amacıyla 1992’den bu yana gönüllük esasıyla faaliyet yürüten Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD), bölgenin yatırım ve iş yapma iklimini geliştirmeye odaklanıyor. GÜNSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, “Bölgenin lokomotif sivil toplum örgütüyüz. 117 üyemiz bulunuyor. Bölgenin yatırım ikliminin iyileştirilmesine, üyeler arası sinerjinin geliştirilmesine ve bölge sorunları ile çözüm önerilerinin ulusal çapta yer alacağı çalışmalara odaklanacağız” dedi.

HABER 01.07.2022, 00:01 27.07.2022, 09:36
20832
Güneydoğu’nun lokomotif sivil toplum örgütü: Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD)

Gönüllülük esasına dayalı olarak 1992 yılında kurulan Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD), iş insanlarının sorunlarını ve taleplerini kamuoyuna duyurarak bölgenin yatırım ve iş yapma iklimini geliştirmeye odaklanıyor.
GÜNSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, GÜNSİAD’ın kuruluşundan bu yana görev alan tüm başkanların bölge için önemli sorumluluk alarak çalıştığını belirterek, ikinci dönem başkanlığa layık görüldüğünü ifade etti: “STK’lar tüm dünyada önemli bir sorumluluk üstleniyor. GÜNSİAD olarak biz de bölgemizin sorunlarına ulusal çapta çözüm sağlayacak işbirliklerine imza atmak için yeni yönetimi oluşturduk. Diyalog ortamını canlı tutarak bölgenin refahını sağlayacak işbirliklerine zemin hazırlamak, bölgenin gelişimine katkı sağlamak, bölge sanayicisinin mevcut sıkıntılarına çözüm sunmak amacıyla çalışmalar yürütüyoruz.”
Türkiye ekonomisinin tüm Dünya ülkeleri gibi sıkıntılı bir dönemden geçtiğinin altını çizen Bedirhanoğlu, ülkede demokratik standartların yükseltilmesi, sorunların diyalog kanalıyla çözülmesi ve tahammül ile çözülemeyecek sorun olmadığını söyledi. Demokrasi kültürünü oluşturmada herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini paylaşan Bedirhanoğlu, şu noktalara değindi: “GÜNSİAD, bölgenin lokomotif bir STK’sıdır. Bölgenin kalkınmasına katkı sağlarken, bölgenin toplumsal sorunlarına çözüm sağlayacak duyarlılıkta hizmet vermektedir. Ülkemiz gerek ekonomik gerek siyasi olarak iç dengelere bağlı sorunların olduğu bir dönemdedir. En iyi yöntem; demokrasi kültürüyle sorunların çözümü yönünde inisiyatif oluşturulmasıdır.”

“Güneydoğu istediğimiz düzeyde değil”
Yaklaşık 15-20 yıldır sivil toplum çalışmaları içinde yer aldığını hatırlatan Bedirhanoğlu, Güneydoğu Bölgesi’nin özel olarak da Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman ve Diyarbakır’ın önemli bir gelişim sağladığını ama istenilen düzeyde olmadığını açıkladı. Özellikle bazı sektörlerin öne çıktığı Bölge’nin önemli bir potansiyeli barındırdığını aktaran Bedirhanoğlu, şu noktalara değindi: “Doğal kaynaklarıyla bölgemiz tam bir çekim merkezidir. Gıda, turizm, tekstil, sağlık, eğitim. Her bir sektör kendi içinde ciddi bir potansiyeli barındırıyor. Şehirlerimizin gelişimi de bu yönde öne çıkıyor. Bugüne kadar bölgenin baskı ve şiddet ortamı olduğu algısıyla çok zaman kaybettik. Geri kalmışlığımızın temel nedeni olarak de aynı konu dillendirildi. Bu sürece rağmen bazı alanlarda önemli gelişme de sağladık. Şimdi bu potansiyeli harekete geçirecek, önce çıkaracak yatırım iklimini tüm yatırımcılara anlatmak zorundayız. GÜNSİAD olarak bu sorumluluğu üstleniyoruz.”

“Diyarbakır, ülkenin en güvenilir şehridir”
Diyarbakır’ın geçmişten günümüze güvensizlik algısıyla geri kaldığını, yatırımcının hep uzak durduğunu hatırlatan Bedirhanoğlu, oysa mevcut yapıda Diyarbakır’ın ülkemizin en güvenilir şehri olduğunu ifade etti. Şehrin 24 saat yaşayan bir şehir olduğunu, güven ortamının yavaş yavaş yatırımcıya olumlu yansıdığını ve bazı sektörlerin önemli yatırımlara sahne olduğunu anlatan Bedirhanoğlu, şu açıklamayı yaptı: “Diyarbakır’da emek yoğun istihdam sağlayacak olan tekstil alanında önemli bir yatırım hayata geçirildi. Tekstil OSB kuruldu ve halen daha yatırım için sırada bekleyen yatırımcılar mevcut. Emek yoğun bir iş olduğundan bölgemiz için çok önemsiyoruz. Arsa bulamayan yatırımcılar için genişleme alanının devreye alınması söz konusu. Son 3-4 yıldır güvenlikle alakalı bir sorun yok. Güvenlik sorunu istikrar sorunu olmaktan çıkmıştır.”
Bölgenin diğer bir artısı olan kültür ve tarih turizmindeki potansiyelinin değerlendirilemediğini kaydeden Bedirhanoğlu, bölgenin tanıtımının yeterli seviyede yapılamadığını ve bu iş kolundan gelir sağlayamadıklarını paylaştı. Dolayısıyla turizm yatırımlarında istenilen oranda gelişim gösterilemediğini açıklayan Bedirhanoğlu, bölgede ilk kez konaklama sıkıntısı yaşandığını anlattı: “Mardin önemli bir turizm şehri. Turizmde ciddi bir hareketlenme yaşanıyor. Bölgenin her coğrafyasında istediğiniz zaman, istediğiniz yerde konaklama imkanı var. Son zamanlarda yerli ve yabancı turist sayısındaki artış memnuniyet verici. Bölgenin turizm potansiyeli her şehrimizde mevcut. Bu alana yönelik yatırımcıyı bölgeye davet ediyoruz.”

Bölge dünyanın sayılı tarım alanlarına sahip
Bedirhanoğlu, Güneydoğu’nun tarımda sadece Türkiye’nin değil dünyanın sayılı verimli topraklarından biri olduğunu söyledi. Şehrin ekonomisinin gelişiminde tarım ağırlığının rakamlara yansıdığının altını çizen Bedirhanoğlu, şu bilgileri verdi: “Her ilin ortalama ekilebilir toprak alanı o ilin yüzde 25’ini oluşturur. Bölgemizde ise Mardin’in ekilebilir toprak alanı şehrin yüzde 47’sini oluşturuyor. Batman’da yüzde 57, Şanlıurfa’da yüzde 50. Ekilebilir toprak alanımız ülkemizin ortalamasının iki katı. Bu muazzam bir fırsat sunuyor. Dünya gıda arzı sıkıntılarını göz önünde bulundurursak bu potansiyelin önemi daha da ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bölgemizde bulunan GAP projesi sulama kanallarının tamamlanması tarımsal sanayinin geliştirilmesi için üretimin çeşitliliğinin ve tarımsal ürünlerin katmadeğerinin artırılması öncelikli konumuz. Enerji en önemli gider kalemi. Sanayicinin yenilenebilir enerji yatırımlarıyla maliyetlerinin düşürülmesi için çalışmalar yapıyoruz.”
İnşaat sektörünün bölgede çok dinamik olduğunu belirten Bedirhanoğlu, özellikle Diyarbakır’ın imarı en düzenli şehirlerden biri olduğunu anlattı: “Şehir hızla büyüyor ve düzenli bir genişleme sağlıyor. Ama halen daha yatırımcının finansa erişiminde ciddi sıkıntı var. Bu sorun bölgeye özgü değil ama bölgemizde daha fazla hissediliyor. Bankalarla özellikle de teminat konusunda sıkıntı yaşandığını söyleyebilirim. Teminatta gerçek değer noktasında sıkıntı oluşuyor. Zaten finansa erişimde zorluk çeken iş dünyasının işini yokuşa süren bir yaklaşım ile karşı karşıya kalıyoruz.”

“Bölgenin ihracat potansiyeli iyi değerlendirilmeli”
Güneydoğu’nun ihracat potansiyeline de değinen Bedirhanoğlu, ülkeler arası siyasi sıkıntıların ticareti de derinden etkilediğini paylaştı. Bedirhanoğlu, görüşlerini şöyle aktardı: “Kuzey Irak Kürt Bölgesi Yönetimi ile çok yakın ilişkilerimiz vardı. Muazzam ticaret kapasitesi oluştu. Her bir markette ve satış mağazasında Türk ürünlerini görmek mümkündü. Sonra siyasi olarak ilişkilerin gerilmesiyle İran pazara girdi. Boşluğu doldurdu. Son dönemlerde siyasi ve kültürel çabalarla geçmişte gerilen ilişkileri restore etmeye çalışıyoruz. Eski altın çağımıza geldiğimizi söylemek ise halen daha zor. Biliyorsunuz siyasi olarak bir irade ortaya konulunca iş dünyasına da yansıyor. Buradaki bir irade bizim çabalarımızı anlamlı kılacak ve başarıyı getirecektir.”
Benzer bir sürecin Suriye’de yaşandığını ve iç savaş başlamadan önce istikrarlı bir sınır ticareti geliştirmiş olduklarını ifade eden Bedirhanoğlu, şunları söyledi: “İç kargaşa ve savaş bizim oradaki ticaretimizi sıkıntıya sürükledi. Aynı zamanda Ukrayna-Rusya Savaşı, bölge ticaretini de olumsuz etkiliyor. Suriye’de sıkıntılar bir noktada bitecek ve bölge önemli bir pazar olarak karşımızda duruyor. Bölgesel Kürt Yönetimler ile rasyonel ilişkiler geliştirerek komşulara kaptırdığımız ticaret avantajını yeniden kazanacağız. Bu da ancak devlet politikasıyla yürütülmesi gereken noktadır. Sıcak, samimi ve dostane ilişkiler ticaretin de önünü açacaktır. Aynı zamanda bölgesel sorunlarımızı aşmada en temel yöntem hükümetlerin, sorunları çözme noktasında hazırlıkları yaparken diyaloğu ön planda tutmasıdır. Ve bölgenin STK’ları, iş insanlarının görüşlerinin alınması sorunların çözümünde fayda sağlayacaktır.”

Yorumlar (0)