banner565

banner472

banner458

banner457

CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş; “Ya işini sev, ya da sevdiğin işi yap”

“Çalışmak lazım” sözünü yaşam mottosu haline getiren CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş, hedef ve çözüm odaklı. Göğüş, “İnsan sevdiği işi yapmalı, sevemiyorsa o işi yapmamalı.

CEO 01.04.2018, 08:52 31.03.2018, 22:44
7068
CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş; “Ya işini sev, ya da sevdiğin işi yap”

Bu her yaptığınız için geçerli. Ya işi seveceksiniz ya da sevdiğiniz işi yapacaksınız, sevemiyorsanız yapmayacaksınız” diyor.
CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş, hedefler ve sonuçlarda disipline önem veren bir lider olduğunu vurguluyor. Göğüş, pozitif bir üsluba sahip: “Hedefe odaklanırım, insan ilişkilerim iyidir, çok yönlü düşünebildiğimi, tek bir noktadan değil, farklı noktalardan bakabildiğimi düşünüyorum. Zorluklardan yılmamaya çalışıyorum. Uzlaşmacı bir yaklaşıma sahibim, problemi büyütmekten çok, çözüme odaklanırım. Çocukluğumdan beri sorduğum; ‘ne?’, ‘neden?’ ve ‘niye?’ soruları ile çözüm odaklı yaklaşımım beni başarıya taşıdı. Problemler her zaman çıkıyor ama problemlerle başa çıkabilmek bugüne kadar şirketimizde hep fırsatları doğurdu. Problemleri siz yaratmıyor olabilirsiniz ama çözümleri siz bulmak zorundasınız. Benim belki temeldeki farklılığım bu.”
Alpay Göğüş’ün bir kararı alması uzun zaman alıyor ama o kararı aldıktan sonra değiştirmesi oldukça zor. Garantici biri olsa da öngörebildiği riskleri almaktan çekinmiyor: “Yaşam mottom ise; ‘Çalışmak lazım.’ Çünkü neye zaman harcarsanız o oluyor.”
Alpay Göğüş, ne istediğini söyleyen ve onu bekleyen net bir lider olduğunu düşünüyor: “Liderler yöneticileri de yönetir. Bence iyi bir yöneticinin iyi bir liderle buluşması mükemmel şirketi tarifliyor.”
Göğüş’e göre iyi bir lider veya CEO temel insani değerleri ve hakkaniyeti gözeten birisi olmalı: “Çalıştığı sektörü, yer aldığı şirketin dinamiklerini iyi anlayan, yorumlayan, gelecek vizyonu çizebilen biri. Ben de böyle bir lider olmaya çalışıyorum.”
Göğüş’ün vazgeçilmezi ailesi. Aile, iş, özel ilgi alanları arasında dengenin önemine inanan Göğüş, uyarıyor: “İnsan sevdiği işi yapmalı, sevemiyorsa o işi yapmamalı. Bu yaptığınız her şey için geçerli. Ya işi seveceksiniz ya da sevdiğiniz işi yapacaksınız, sevemiyorsanız yapmayacaksınız. Aksi takdirde sizin ve etkileşimde olduğunuz insanlar için de ciddi probleme dönüşüyor.”

Gaziantep’ten Karadeniz Ereğli’ye
Annesi ve babası Gaziantep’in köklü ailelerinden Alpay Göğüş, Gaziantep’te 1969’da dünyaya “merhaba” diyor. İTÜ mezunu yüksek mühendis ve mimar babanın işi nedeniyle aile, bir yıl sonra Ankara’ya taşınıyor. Dört yıl sonra ise Zonguldak, Karadeniz Ereğli... Baba, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nda (Erdemir) çalışmaya başlar. Üniversite yıllarına kadar Alpay Göğüş ve kendisinden 3 yaş büyük abisi, yaşamını Ereğli’de sürdürür.
“Gaziantepliyim ama birazcık da Karadeniz Ereğlili gibiyim” diyen Göğüş, temeli sağlam atılmış dostluklara ve sürdürülmesine önem veriyor, anaokul ve ilkokulda edindiği yaklaşık 30 arkadaşıyla bugün de ailecek görüşüyor. Anlaşamadığı insanlarla ise yüzeysel de olsa ilişkisini sürdürmesi çok zor.
Alpay Göğüş, ilkokul eğitimini Karadeniz Ereğli TED Koleji’nde alır, ortaokula başladığında ise okulu Karadeniz Ereğli Anadolu Lisesi’ne dönüşür. Erdemir’in kuruluşunda yer alan ABD’lilerin sosyal yaşamına da imzasını attığı Ereğli, Göğüş için güzel anılarla doludur. Doğayla iç içe yaşamın getirdiği güzellik bambaşkadır.
Mutlu, özgür, renkli bir çocukluk ve gençlik geçiren Göğüş, sosyal hayat anlamında geniş olanaklara sahip olduklarını paylaşıyor: “Bulunduğumuz yer dışa karşı korunaklı olduğu için ailelerimiz, biz çocukları çok serbest bırakmıştı. Özgürdük, sporun her çeşidiyle ilgileniyorduk. Tenis kortunun anahtarı bizdeydi, kortu gece açıp tenis oynardık. Futbol sahası deseniz, istediğimiz zaman girebildiğimiz bir stad vardı. Sporumuzu yaptıktan sonra sıcak suyla duşumuzu alıp eve giderdik. Okula ise koşarak, yürüyerek gidip gelirdik.”
Alpay Göğüş’ün yaşamının bir diğer rengi de müzik olmuş: “Her gün okul sonrasında bir spor veya müzik etkinliğine kalırdım. İlkokulda fülüt, mandolin, melodika. Ortaokula gelince org çalmaya başladım. O dönem piyano ve klasik müzik eğitimini istememiştim, org yeni bir teknolojiydi. Piyano hocalarından ders aldım, uzun yıllar okul orkestrasındaydım. Kurduğumuz müzik grubu ile Milliyet Müzik Yarışmaları’na katıldık, birçok birincilikler aldık. Müzik hep hayatımın içinde oldu, üniversitede de devam etti. Orkestranın ihtiyacına göre bas gitar, davul da çaldım. Müzik kızımın da hayatının bir parçası, 5.5 yaşında. Piyanoya başladı, onunla tekrar org çalmaya başlayacağım.”
İlkokuldan ortaokula kadar basketbol, lise yıllarında halkoyunları oynayan Göğüş, lisede birlikte halkoyunları oynadığı arkadaşlarıyla liseden sonra bir folklor derneği kurup, festivallere de katılmış.
“Ama niye, neden?“ sorularının yanıtlarının peşinde: Dersler ise her zaman, yeteri kadar çalışılması ve geçilmesi gereken önemdeymiş. Zaman zaman teşekkür de getirse Göğüş’ün asıl meselesi; annesinin de hep dediği gibi sürekli sorduğu “Ama niye, neden?” soruları olmuş.
Yaptığı her işin bir amacı ve hedefi olmalı: Her zaman bir meşguliyeti bulunan Göğüş, sürekli hareket halinde olmayı, dolu dolu yaşamayı seviyor. Kırılma noktası ise yaptığı her işin bir amacı ve hedefi olması gerekliliği: “Kendime göre bir değerlendirme yapıyorum. ‘Benim için veya başkaları için ne faydası var?’ Yaptığım işin neye ne faydası olduğunu anlayamazsam o kadar efor sarfedemiyorum. Anlar, ikna olursam o zaman bütün eforumu verebiliyorum. O yüzden anlamam lazım, içimde, kendimi ikna etmem gerekiyor.”

Ticarete ilk adım: Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik Haberleşme Mühendisliği bölümünü kazanan Göğüş, üniversiteyi de keyif alarak okumuş. Tek iş deneyimi ilkokulda 2 yaz boyunca komşularının eczanesinde çalışmak olan Göğüş, üniversitede orijinali çok zor bulunan ve oldukça pahalı ders kitaplarını arkadaşlarıyla birlikte Beyazıt’taki fotokopicilerde çoğaltıp, ciltlettirip satarak ticarete ilk adımını atar, yaz tatili harçlığını çıkarır.

Fransa ve Finlandiya: Üniversitenin ilk yılı, yaz aylarında Göğüş ve liseden arkadaşlarının yolu Fransa’ya düşer. Kurdukları halkoyunları derneğiyle Anadolu Folk Topluluğu’nun düzenlediği Binbir Gece Masalları adlı büyük organizasyonun parçası olurlar, 2 ay süren turne boyunca Fransa’daki festivallere katılırlar. Üniversitenin ikinci yılında yaz stajını Kartal’daki Siemens fabrikasında yapan Göğüş, üçüncü yılın yaz stajı için sınava girer, kazanır. Finlandiya’da Hyvinkaa şehrindeki KONE fabrikasında üç ay boyunca çalışır. Endüstriyel bir fabrikanın elektronikle nasıl yönetildiğine tanık olur, endüstriyel bilgisayarlarla tanışır, bir fabrika yönetsel ve teknik anlamda nasıl işler, fikir sahibi olur, ufku açılır. Bu deneyimin bir yararı da zorluklarla tek başına başa çıkmayı öğrenmesidir.
Üniversitenin son yıllarında abisinin yarım günlük işini devralan Göğüş, haftasonları endüstri şirketlerine Lotus 1-2-3 makro programlama eğitimleri vermeye başlar.
Okul henüz bitmeden bir bilgisayar şirketinde teknik pozisyonda işe girer, kısa süre sonra satış pozisyonuna geçer. 1993 yılına kadar üç buçuk yıl boyunca satış mühendisidir. ABD’de bir işe girme umuduyla işinden ayrılır, olmayınca teknoloji yazılımları satan farklı bir şirkette satış koordinatörü olur, sekiz ay sonra askere gider, denizci olur. Kardak krizi çıkınca 12 aylık askerlik 17 aya çıkar.
1995’te askerlik bitmek üzereyken Mentor Graphics şirketi Göğüş’e “Biz seninle çalışmak istiyoruz” der. Askerlik dönüşü Göğüş, şirketi CADET’i kurar, Mentor Graphics’in Türkiye temsilciliğini alır. Zamanla faaliyet konularını ayıran Göğüş, iki ayrı şirket kurar; Doxoft ve CADET. İTÜ Teknokent içerisinde kurulan Doxoft’un ana odağı; doküman yönetimidir. 2010 yılında şirketlerini CDT Bilgi Teknolojileri adı altında birleştirir. Bugün Doxoft ve CADET markaları CDT çatısı altında hizmet veriyor.
CADET, elektronik mühendislerinin çok spesifik ilgi alanlarını tanımlayabildiği ve bu tanımladıkları ilgi alanları hakkında haber, blog, teknik yazı ve çeşitli aktivitelerden haber alabildikleri bir platforma dönüşmüş durumda. Elektronik tasarım otomasyonu ve tasarım yazılımları üreten CDT ise bugün entegre çözümler sunan, eğitim, üretim hizmeti gibi konuların tamamını adresleyen bir yapıyla faaliyetlerine devam ediyor. CDT’nin cirosunun geçen yıl yüzde 30 arttığını belirten Göğüş, bu yıl yeni faaliyet alanlarıyla birlikte yüzde 60 büyüme rakamını yakalayacaklarını kaydediyor: “Bu yıl daha entegre bir yapıya gittik. Elektronik devrelerin 3D yazıcılarla üretilmesi, Endüstri 4.0 konusunda otomasyon çözümleri gibi farklı çözümler de sunmaya başladık.”

Anne, baba ve dedesini örnek alıyor: Alpay Göğüş, “çok çalışkan ve prensipli bir insandı” dediği babasını, sosyal ve çözümcül yaklaşıma sahip annesini örnek aldığını söylüyor. Etkilendiği bir diğer insan ise dedesi: “Gaziantep’te avukat, müfettiş, belediye başkanı, vali, milletvekili, bakan vekili ve senatör... Annemin de babamın da ailesi hep politikanın içindeydi. Dedemin zor bir hayatı olmuş. Bu bizim politikadan uzak durmamızı sağladı. Dedem, amaçları uğruna sonuna kadar mücadele etmiş. O dönem insanlarının koşulları kabullenerek hedefe doğru yol alma yetisi takdire şayan. Kanaatkar ve enerjilerini olanı daha iyiye nasıl taşıyabileceklerine kanalize etmiş insanlar. Dedem bu nedenle önemli bir rol model. Yabancı dil bilen, farklı kaynaklara erişebilen, belediyecilikte farklı uygulamalar getiren bir insan.”

“Tek doğru yok”: Alpay Göğüş, farklı ülke ve kültürlerin buluştuğu Ereğli’de yaşamanın, bir çocuk için ufuk açıcı bir deneyim olduğuna değiniyor: “Bir şeyin tek doğrusunun olmadığını orada görüyorsunuz, farklılıkları kabullenmeyi öğreniyorsunuz, yurtdışına çıktığımda da bunu görüyorum. Bu nedenle seyahat etmeyi çok severim. Yaşadığımız toplum içerisinde de farklı tonlar ve renkler var. Bir sorunla başa çıkma noktasında tecrübe ediniyorsunuz, konulara daha sakin yaklaşıyorsunuz, tepki vermeden önce anlamaya odaklanıyorsunuz. Hem iş hem ikili ilişkilerde bu özellik, size avantaj sağlıyor.”

Denizcilik alanında da patent sahibi: Alpay Göğüş, çalıştığı her farklı iş deneyimiyle ciddi kazanım sağladığını, bir işin nasıl yapılacağını ve nasıl yapılmaması gerektiğini öğrendiğini belirtiyor. Son 5 yıldır yelken sporuyla ilgileniyor, dahil olduğu yelken okulunun takımıyla yarışmalara katılıyor. Birincilikleri de bulunduğunu kaydeden Göğüş, denizcilik alanında hayatı kolaylaştıracak pratik çözümler sunan yeni teknolojiler üzerine de çalışıyor, bu konuda dünyada ve Türkiye’de bir patent sahibi. Ailesiyle sinemaya gitmeyi, tarihi romanlar ve biyografi okumayı seviyor.
Alpay Göğüş, iş ve özel yaşamda gelişimlerini artırıp farklı kaynaklara ulaşmalarını sağlayan girişimcilere özel bir network olan Entrepreneurs’ Organization-EO Üyesi.
Tenis oynayan, fırsat buldukça ve özellikle yazları yüzen Göğüş, dünyada San Diego, Floransa, Sidney ve Londra’yı, Türkiye’de ise İzmir ve Gaziantep’e seyahati seviyor, Wired, Machinable, Business İnsider gibi teknoloji dergilerini ve KobiEfor’u düzenli okuyor, diğer yayınları internet üzerinden takip ediyor. Giyim tarzı; business casual.

Yorumlar (0)