banner565

banner472

banner458

banner457

17. Avrasya Ekonomi Zirvesi dünyanın sancılarını ve tedavi yollarını değerlendirdi

37 ülkenin üst düzeyde temsilci gönderdiği 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi dünyanın yaşadığı gerilim ve çatışmaların temelindeki ekonomik sorunlara ve adil olmayan paylaşım şemasına dikkat çekerek uluslararası ilişkilere yeni bir felsefe ve yeni bir konsept önerdi.

ETKİNLİK 01.03.2014, 07:59 01.03.2014, 07:59
16251
17. Avrasya Ekonomi Zirvesi dünyanın sancılarını ve tedavi yollarını değerlendirdi

Türkiye’nin en geniş katılımlı uluslararası sivil organizasyonlarından biri olan Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin 17.’si, 4-5-6 Şubat tarihleri arasında 37 ülkenin üst düzey temsilcilerinin katılımı ile İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirve, başta bölge olmak üzere tüm insanlığın temel sorunlarını gündeme getirdi. Bunlardan biri olan “Küreselden Yerele İnsan Ticareti: İstemsiz Göç” konusu Cumhurbaşkanları Oturum’unda gündeme alındı. Diğer önemli konu başlıkları ise şunlardı:
1. Yerelden Küresele İpek Yolu’nda Ekonomi ve Enerjinin Geleceği
2. Tasarım ve Teknoloji Disiplinlerarası Yaklaşım
3. Sürdürülebilir Kalkınma ve Yerel Yönetimlerde Değişim
4. Yerelden Küresele Diyaloğun Barıştaki Önemi
5. Bilişimle Kalkınma.
KobiEfor’un stratejik partnerliğinde gerçekleştirilen Zirve’ye; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu katıldı.

1. GÜN AÇILIŞ
Türkiye 2023’ü AB üyesi olarak kutlayacaktır
Zirvenin ilk gün açılışına Dünya Odalar Federasyonu Onursal Başkanı Rona Yırcalı başkanlık etti. Açılışta konuşan Marmara Grubu  Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde ezber bozan düşüncelere tanık olunacağının altını çizerek, ekonomi ve enerji alanında yaşanan gelişmeleri, İpek Yolu felsefesi içinde tartışmakta yarar gördüklerini söyledi: “İpek Yolu bir felsefe, bir refahı bölüşme projesi olarak Pasifik ile Baltık Denizi’ni yan yana getirecektir. Günümüzde uygulanmakta olan parasal genişleme politikalarının sürekli olmayacağını kabul ettiğimizde, dünya ekonomisinde iyileşme görülmeden yükselen enerji değerlerinin yeni krizlere neden olacağını varsayarsak İpek Yolu’nun önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.”
Akkan Suver, dünyanın 2013’te yüzde 2.9 büyürken Avrupa ülkelerinin aynı yıl 0.4 oranında küçüldüğünü belirterek, bölgenin bu yıl toparlanıp yüzde 1 büyüme hızını yakalamasının beklendiğini hatırlattı. Suver, gelişmiş ekonomilerin 2014’te yeni ve pozitif bir büyüme dönemine gireceğini, aynı zamanda enerji kavramının hem zirve hem bölge için önemli bir konu olduğunu belirtti: “Bölgenin enerji haritasını değiştirecek Şahdeniz-2 projesine büyük önem veriyoruz. Zira biliyoruz ki; Şahdeniz projesiyle Güney Kafkas Boru Hattı genişletilecek, TANAP ve TAP projeleriyle Yunanistan, Arnavutluk üzerinden İtalya’ya ulaşacak olan doğalgazın taşınması Türkiye’yi ve Kafkaslar’ı gerçekten enerji merkezi kılacaktır. Bu aynı zamanda siyasal istikrara ve ekonomik refaha yeni imkanlar sunacaktır. Bölgesel olarak sorunların yoğunlaştığı ama Azerbaycan ve Türkiye’de kaydedilen mesafe ile çevre coğrafyamızda özgüvenle hareket edilen, küresel ortamda ise iki ülkenin etkisini artıracak bir çerçeve çizilecektir.”
Akkan Suver, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) sürecini değerlendirdi: “Türkiye’nin AB ilişkilerine, Avrupalı dostlarımız gereken itina ve ilgiyi göstermemektedir. Türkiye, AB değerine sahip ve AB norm ve kriterlerine bağlı bir ülkedir. Avrasya ile ilişkilerinin boyutları elbette önemlidir. Afrika ile Amerika kıtasında ekonomik ve sosyal çıkarları her gün yükselen bir grafik çizmektedir. Ama Türkiye bütün bunları Avrupa Birliği felsefesi altında sürdürmeye kararlıdır. Türkiye’nin AB ile ilgili geleceğine büyük önem vermekteyiz. Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır ve 2023 yılında Cumhuriyet Bayramı’nı AB üyesi olarak kutlayacaktır.”

Uyanan Avrasya’nın kalbindeyiz
Son 30 yılda dünya ekonomisini 3 temel kavramın şekillendirdiğini, bunların küreselleşme, değişim ve hız olduğunu belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, küreselleşmeyle birlikte coğrafi ve ticari sınırların eridiğini  aktardı ve bugün artık Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) aldığı kararı binlerce kilometre ötede faaliyet gösteren bir Türk şirketinin merakla bekler hale geldiğini veya TCMB’nin aldığı bir kararın Güney Afrika’nın para birimini anında etkileyebildiğini anlattı. Politikacıların kararlarını oluştururken artık yerel dinamiklerin yanına küresel etkileri de koyduğunu, çocukların global düzenin dünya vatandaşları olarak büyüdüğünü kaydetti: “Bu düzene uyum sağlayabilmenin de iki unsuru var; değişim ve hız. İnsan kaynaklarımızı bu niteliklere göre tasarlayıp, eğitim sistemlerini buna göre yeniden gözden geçirmekte yarar olduğuna inanıyoruz. Küreselleşme, değişim ve hız olguları sayısız fırsatı önümüze sunuyor. Aynı zamanda riskleri de içinde taşıyor. Son yıllarda yaşananlar bunun en büyük kanıtı. Küresel kriz adeta bunu bize tekrar hatırlattı. Gelişmekte olan ülkeler artık küresel hareketin öncüleri haline geldi. Dünyanın ekonomik dengeleri yeniden kuruluyor, deyim yerindeyse ‘Güneş yeniden doğudan yükseliyor’ ve tarihi İpek Yolu’nu canlandıracak projelerin arda arda hayata geçirildiğini de memnuniyetle izlemekteyiz. Dünya siyaseti, dünya ekonomisi ve küresel ilişkiler adeta Avrasya’nın uyanışına şahitlik ediyor. Türkiye, bu dinamizmin, böyle bir gücün kalbinde, merkezinde yer alıyor.”

Hazırgiyim Türkiye’yi büyüttü
Türkiye’nin en büyük markası İstanbul’a değer katan pek çok projede hazır giyim sektörünün görüldüğünü belirten İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, global dünyada yaşanan olumsuzluklara karşın, 2013 yılını 193 ülkeye 17.5 milyar dolarlık ihracatla kapattıklarını söyledi. Tanrıverdi, ülke ekonomisine en fazla katkı sağlayan  sektörlerden hazırgiyimin katmadeğerli ürünlere yoğunlaşarak moda ve marka oluşturduğunu, organizasyonun gücünü keşfettiğini ve ihracata yönelik talebi ve rekabetçi yapısını artırdığını aktardı: “193 ülkeye 17 milyar dolarlık ihracat yaptık. Türkiye’de 24 sektör içinde 20 yıl önce kg başına 3 dolar olan ihracat şu anda 24 sektör içinde kg başına 24 dolara ulaşmıştır. Türkiye’de katmadeğerde 3. sıradadır. Buradaki sihirli kelime tasarımdır. Biz büyüdükçe Türkiye gelişti, Türkiye geliştikçe biz büyüdük.”

Avrasya yatırım cenneti olabilir
Avrupa ve Asya kıtalarının birbirini tamamladığını kaydeden İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, geçmişe bakıldığında Avrasya’nın varlığının açıkca ve daha çok görüldüğünü, geçtiğimiz yıllarda savaşların ve farklı rejimlerin ayırdığı bu iki kıtanın, duvarlar yıkılınca son 30 yılda tekrar yakınlaştığını anlattı. İpek Yolu’nun yanısıra petrol ve doğalgaz yollarının, demiryolları ve otoyolların bu yakınlaşmanın can damarları olduğunu dile getiren Demirtaş, eskinin Avrasyası’nı inşa etmenin artık kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Demirtaş, dünyayı derinden sarsan ve 5 yıldır etkisi devam eden küresel krizin, bunun gereğini bir kez daha gösterdiğini vurguladı: “Gelişmiş ABD ve AB krizden çıkmaya çalışırken dünya ekonomisinde yıldızlar doğudan yükselmeye başladı. Elele verdiğimiz zaman Avrasya çok önemli bir yatırım cenneti haline gelir.”

Avrasya işbirlikleri ile güçlenir
MÜSİAD’ın misyon ve hedeflerini anlatarak, Avrasya’daki bütün işadamı organizasyonlarıyla işbirliği yapmaktan ve dünya ekonomisine değer katmaktan mutlu olacaklarını anlatan MÜSİAD Genel Başkan Vekili Ali Rıza Arslan,  MÜSİAD olarak Türkiye ekonomisinin küresel açılımlarında etkin bir aktör olarak rol oynadıklarından bahsetti. Arslan Türkiye ekonomisinin Avrasya’da parlayan ve süreçlere yön veren bir ekonomi haline geldiğine dikkat çekti.

Barış sermaye akışını güçlendirir
İstanbul’un insanlığın en güçlü, en değerli ve en önemli şehirlerinden biri olduğunu dile getiren İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul’u Türkiye’nin dinamizmini, gücünü, tarihini ve kültürünü temsil eden önemli bir şehir olarak tanımladı. Mutlu, “İstanbul Avrasya’nın kalbinde ne kadar güçlüyse, Avrasya da dünya coğrafyasında o kadar güçlü ve ehemmiyetli bir bölgeyi ifade ediyor. Elbette dünya artık globalleşiyor. Yerelleşmeye ne kadar önem veriyorsak globalleşmeyi de o kadar önemsiyoruz. Artık dünyada sermaye, bilgi ve teknoloji çok yoğun şekilde biraraya gelirken artık bizi daha fazla biraraya getirecek global bir değeri yüceltmeye ihtiyacımız var. Bu bana göre barıştır. Barışa, refaha, ortak hukuka ve sermaye akışına hizmet edecek gerçek projenin, barış projesi olduğunu düşünüyorum.”

Ekonomide adil dağılım gerekir
T.C. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, hiç kimsenin zorunlu olmadıkça vatanından uzaklarda geleceği belirsiz tehlikeli bir yolculuğa çıkmayacağını söyledi. Müezzinoğlu, “Ancak hayatta kalabilmek veya daha güvenli bir yaşam sürdürebilmek gibi kaygılar insanları böyle eylemlere itiyor. Yüzbinlerce insan açlık, savaş ve benzeri nedenlerle kendine güvenli bir liman ararken ne yazık ki suç şebekelerinin ve insan tacirlerinin eline düşüyor” dedi.
İnsan ticaretini önleme noktasında dünyanın yerel ve küresel eylem planlarıyla sorunlara çözüm aradığını, dünya üzerinde 6.5 milyar insanın sosyal adaletin olmadığı bir zeminde, yaşam kriterleri açısından son derece orantısız koşullarda yaşadığını aktaran Müezzinoğlu, dünyanın bir yüzünde milyonlarca insanın savaş, çatışma, yoksulluk, susuzluk ve açlık gibi nedenlerle öldüğünü anlattı: "Dünyanın bir başka yerinde ise hakkı olandan fazlasını tükettiği için şişmanlığa bağlı hastalıklardan milyonlarca ölümle karşılaşılıyor ve Sağlık Bakanlıkları dünya kadar hastalıkla uğraşmak durumunda kalıyor."
Bakan Müezzinoğlu, ekonomik refah kadar ekonominin adil dağılımının da gündeme alınması gerektiğini söyledi: “Böyle bir dünya tablosunda insanlığın yeni trajedilerle karşı karşıya kalmaması için alınması gereken etkin tedbirler olmalı. Bir tarafta daha fazla savaş, daha fazla adaletsiz dünya, yerini yurdunu terk eden ve sömürülen daha çok insan, istismar edilen daha çok kadın ve çocuk; diğer tarafta tüketim çılgınlığı ve onun getirdiği sorunlardan ölenler… Böyle devam edemez.”

İstanbul gelenek ve modernitedir
Birleşmiş Milletler (BM) Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Nassir Abdulaziz Al-Nasser, İstanbul’un Avrupa’nın büyük bir kültür merkezi olduğunu belirterek, “Bu şehirde hem gelenek hem modernite yan yana yapısını sürdürüyor. Bu şehir kültürel karma bir nüfusu da barındırıyor” dedi. Küreselleşmeden etkilenen bütün ülkelerde bölgesel işbirlikleri ve ticari ilişkilerin doğduğunu aktaran Al-Nasser, Türkiye’nin başı çeken bir rol üstlendiğini hatırlattı. Al-Nasser, dünyanın öteden beri çelişkiler içerisinde olduğuna dikkat çekti: “Yoksulluk ve refah çelişkilerin başında geliyor. Milyonlarca insan okuma yazma bilmiyor. Bizim ekonomik sistemimiz mal ve hizmet üretimini istenilen ölçüde gerçekleştirmiyor. Bütün bunlar kaygı kaynağıdır. Birarada yaşayabilmek için sosyal danışma ve yardıma önem vermeliyiz. BM olarak bu noktada mücadele veriyoruz ama su ve enerji konularındaki mücadele ekonomik çıktıyı dünyada eşit şartlarda dağıtma çabamızı engellemektedir.”

Bosna Hersek’in uyuyan kapasitesi
Bosna Hersek Başbakanı Vjekoslav Bevanda diyalog ve iletişimin birey, toplum, millet ve insanlık için ne kadar önemli olduğunu Zirve’nin gösterdiğini vurguladı: “Biz geçiş durumunda olan bir ülkeyiz ve dolayısıyla diyaloğun ne kadar önemli olduğunu görmüş bulunuyoruz. Biz Doğudan, Batıdan, Kuzeyden ve Güneyden müttefikler ve aramak durumundayız. Çünkü küreselleşmiş dünyada ancak bu şekilde başarılı olunabilir. Biz Bosna Hersek olarak AB’nin de potansiyel adayıyız. Bu amacımıza ulaşabilmek için bilgimizi ortaya koymak ve AB’nin kurallarına uymak hedefini gütmekteyiz. AB ülkelerinin dışında ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye ile ilişkilerimizi sürdürmeliyiz.”
Türkiye’yi Bosna Hersek’in en önemli müttefiklerinden biri olarak gördüğünü aktaran Bevanda, Bosna Hersek’in gümrükten muaf ihracat yapabildiği, ayrıca kömür ve linyit alanlarının, su, rüzgar enerjisi potansiyelinin bulunduğu, orman ve orman ürün atıklarından biyokütle enerjisi oluşturulmasının önemli olduğu ve bunun dışında tekstil, ağaç ürünleri, tarım ve turizm sektörlerinde önemli potansiyellerinin bulunduğu bilgisini verdi. Bevanda, Bosna Hersek’te 20 yıl önce yaşanan trajik savaşın ülkede birçok potansiyelin kullanılamamasını beraberinde getirdiğini ifade etti: “Kapasitemiz var ama şu anda uykudalar. Bunlar bizim için önemli değerlerdir. İnsanlarımız da çok çalışkandır.”

OTURUM: “YERELDEN KÜRESELE İPEK YOLU’NDA EKONOMİ ve ENERJİNİN GELECEĞİ:”
Yerelden Küresele İpek Yolu’nda Ekonomi ve Enerjinin Geleceği Oturumu’nun başkanlığını Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver yaptı.

Mütevazı büyüme dönemindeyiz
Oturumun açılışında konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Arap Baharı’nın Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği pazarlarda ciddi sorun oluşturduğunu belirtti: “Arap Baharı ile birlikte Libya ve benzeri ülkeler Türkiye’nin yatırımlarını olumsuz etkiledi. Suriye hariç olmak üzere Ortadoğu ve Afrika’da nispi bir istikrar var. Bunun da Türkiye’ye yansıması olumlu olacak. Küresel krizde çok hızlı bir çıkış yaptık. Ama şu anda daha mütevazı bir büyüme dönemine gireceğiz. Ne zamana kadar? Yapısal reformları tamamlayana kadar.”
Büyüme: Kısa vadede büyümeyi yukarı çekecek faktörün dış talep olduğunu, aşağı yönlü risklerin, siyasi tedirginlik ve para politikasında sıkılaşma, büyümeyi aşağı çekecek faktörler olduğunu söyleyen Şimşek, 2014 için yüzde 4 büyüme öngördüklerini hatırlattı: “Büyümeyle ilgili bir revizyona girmedik ama aşağı yönlü riskler artmıştır. Bunu kabul etmek lazım. Daha mütevazı büyüme ile karşı karşıyayız.”
Cari açık: Şimşek, Türkiye'nin temel sorunlarından birinin cari açık olduğunu ifade etti: “Türkiye'de cari açık oldukça yüksek ve mutlaka aşağı çekilmesi lazım. Son yıllarda cari açık Türkiye’de yüksek bir patikaya oturdu. Bunun kalıcı sebepleri var, geçici etkileri de var. Önümüzdeki 10 yıla baktığımız zaman, cari açığın normalleşeceği, yüzde 3-5 aralığına oturabileceği bir dönemden bahsediyoruz. Bunun temel sebepleri ise Türkiye son 10 yıldır çok ciddi şekilde beşeri sermayesine, altyapısına ve Ar-Ge’ye büyük yatırımlar yaptı ve şimdi bunun meyvelerini yavaş yavaş toplayacağız. Türkiye, dış talep anlamında son 5 yıl kadar şanssız olmayacaktır.”
Enerji: Şimşek, yenilenebilir enerji çalışmalarından da sözetti: “Toplam enerjide yüzde 72 dışa bağımlılığımız var, doğalgazda yüzde 98, petrolde yüzde 92. Şu an da Türkiye çok hızlı bir şekilde yerli ve yenilenebilir enerji üzerinde çalışıyor. Ve inanıyorum ki bu çalışmaların sonucunda enerji önemli ölçüde bir sorun olmaktan çıkacaktır. Cari açığın finansmanı arzuladığımız düzeyde değil ama küresel doğrudan yatırımları artıracağız.”
Vizyon: Şimşek, Türkiye’nin enerji faturasının son yıllarda 60 milyar dolara çıktığını ancak yaptıkları yatırımlarla bu problemi de aşacaklarını söyledi. Şimşek, inşa halinde olan elektrik üretim tesislerinin yüzde 75’inin yenilenebilir enerji tesisi olduğunu, gelecek 5-7 yıl içerisinde yenilenebilir enerjinin toplam enerji içerisindeki payının yüzde 46-47’lere kadar ulaşabileceğini, güneş enerjisiyle birlikte nükleerin de devreye girmesiyle Türkiye’nin enerji darboğazını aşabileceğine inandığını, o zaman Türkiye’nin büyüme performansının, –cari açık problemi çözüleceği için– çok farklı bir noktada olacağını aktardı.

Enerjide ithalata bağımlılık önemsiz
Azerbaycan Enerji ve Endüstri Bakanı Natık Aliyev, enerji tedarikinin uluslararası gündemin ilk sırasında yeralması gerektiğini söyledi. Aliyev, enerji kaynaklarının ekolojik açıdan güvenli ve ekonomik açıdan etkin bir şekilde çıkarılabilmesinin önemli olduğunu vurguladı: “Enerjide ithalata bağımlı olmak o kadar önemli bir sorun değil. Yeter ki tedarik kaynakları ve güzergahları çeşitlendirilebilsin.” 2013’te Azerbaycan’ın 43 milyon 250 bin ton ham petrol, 28.8 milyar metreküp doğalgaz üretimi yaptığını aktaran Aliyev, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki projelerin bölge ülkelerine de katkı sağlayacağını, amaçlarının yeni, verimli ulaşım koridorları kurmak ve enerji teslim güzergahlarını çeşitlendirmek olduğunu kaydetti.

Gerilimler yatırımla çözülür
İtalya Eski Başbakanı ve Senatör Lamberto Dini, yüksek maliyetli enerjiyle çevre ve sürdürülebilirliğin bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli sorunlarından olduğunu söyledi. Dini, teknolojik ilerleme ve uygulanacak politikaların enerji kaynaklarına küresel nüfusun eşit şekilde ulaşımını kolaylaştırması gerektiğini ifade etti: “Ayrıca enerji maliyetini sınırlandırmak ve düşük karbon kaynaklı enerji türlerini teşvik etmek bizim için çok önemli. Kaynakların kıtlığı, uluslararası bazı gerilimlere neden olmakta, korumacılık ortaya çıkmakta ve ülkeler kendi kaynaklarını kontrol etmeye çalışmakta. Bu gerilimleri çözmek için çok ciddi yatırım yapılması gerekiyor. 1.5 trilyon doların önümüzdeki 20 yıl boyunca her yıl bu konuya ayrılması gerektiği söyleniyor.”

OTURUM: ENERJİ

Enerji projeleri kollektif destek ister
Azerbaycan Meclis Başkan Yardımcısı Valeh Aleskerov önemli enerji projelerinin ülkelerin siyasi, mali ve kurumsal destekleri olmaksızın yürütülmesinin mümkün olmadığını söyledi. Aleskerov, “Örneğin; Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi bugün çok güzel çalışıyor. Bunun sebebi hem Azerbaycan’ın hem Gürcistan’ın hem de Türkiye’nin devlet olarak projeye siyasi, kurumsal ve mali destek vermesidir. Bu proje için özel bir sistem oluşturdular. Bunlar olmasaydı bu projeler yapılamazdı” dedi.

Eski iyi durum yakalanamadı
Bosna Hersek Federal Enerji, Madencilik ve Sanayi Bakanı Erdal Trhulj, ekonomik kalkınma açısından Bosna Hersek’in savaş öncesi döneme geri dönemediğini, ancak herşeye rağmen ülkenin ekonomik durumunu iyileştirmek için çalıştıklarını anlattı.

Öncelik barıştadır
Afganistan Enerji ve Su İşleri Bakan Yardımcısı Mohammad Sami bu yıl barış, ekonomik kalkınma, enerji ve bölgesel kalkınma konularına ülke olarak öncelik verdiklerini aktardı: “Afganistan, bölgesel işbirliği açısından coğrafi olarak vazgeçilmez bir konuma sahip. Afganistan kara üzerinde bir köprü gibi Asya ülkelerini birbirine bağlıyor.” Stratejik amaçlarının tüm Afganistan’a enerji ve elektrik sunabilmek olduğunu belirten Sami, elektrik üretim kapasitesinin artırılması ve iletim altyapısının oluşturulması için yatırıma ihtiyaç duyduklarını söyledi.

Yapısal reform yapacağız
Arnavutluk Enerji ve Sanayi Bakan Yardımcısı Ilir Bejtja, Arnavutluk’ta enerji konusunda bütün sektörü kapsayan yapısal bir reform gerçekleştirileceğini ve AB enerji direktiflerine uyumlu bir düzenleme yapacaklarını aktardı. Bejtja, enerji üretimini ikiye katlamayı hedeflediklerini, yabancı doğrudan yatırımların enerji kaynaklarını da cazip bularak Arnavutluk’a gelmesini ve ekonominin başka sektörlerini de kalkınma açısından desteklemelerini beklediklerini ifade etti.

Siyasi olmayan adil yatırımlar
İran Petrol Bakanlığı Uzmanı Parisa Fotouhi Mozzafariyan, dünyanın gelecek 10 yıllarda enerji talebinin artmasıyla karşı karşıya kalacağına dikkat çekti: “Amacımız yabancı enerji kaynaklarından tamamen bağımsız olmak değil, enerji tedarikçilerini çeşitlendirmek olmalıdır. Enerji güvenliğini etkileyen faktörler arasında ithalata bağımlılık en önemlisidir. Bu bazı ülkelerde yüzde 50’den fazladır. Bazı ülkelerde GSYH’nin yüzde 10’u enerji maliyetine tekabül etmektedir. Enerji tüketimi artmakla kalmıyor, enerji üreten ülkelere bağımlılık da artıyor. Enerji konusunda bağımlı olan ülkeler enerji tedariki altyapısına yatırım yapmalı ve piyasalarda şeffaflığı arttırmaya çalışmalıdır.” Mozzafariyan dünyada enerji tedariğinin güvence altına alınması için “siyasi” olmayan adil yatırımlar gerektiğini söyledi.

Zirve Bölge yararınadır
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da zirveye gönderdiği telgrafta, uluslararası toplumun ortak gündemini yakından ilgilendiren konuların tartışılmasını son derece yararlı bulduğunu kaydetti. Davutoğlu, “Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda da zirveye evsahipliği yapmasının ülkemizin Avrasya’nın merkezinde yükselen güç ve uluslararası sistemin evriminden sorumlu bir paydaş olma vasfının güçlendirilmesi amacına hizmet edeceğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.

Hazar gazı Avrupa’da
BP Kıdemli Proje Danışmanı Osman Göksel, Güney Gaz Koridoru’nu hayata geçirme konusunda çok ilerlediklerini belirterek, “BP, Şahdeniz Projesi’ne imza atıyor. İlk defa Hazar’dan gaz Avrupa’ya ulaşacak. Doğalgaz, pazarı en hızla büyüyen fosil yakıt olacak. Biz Türkiye’deki faaliyetlerimizin 100. yılını idrak ettik. Türkiye enerji jeopolitiğinde önemli rol oynuyor” dedi.

İş ve zenginlik üretmeden olmaz
Petkim Yönetim Kurulu Üyesi Hayati Öztürk, üretmeden iş ve zenginlik yaratmanın mümkün olmadığını vurguladı. Öztürk, Türkiye ve Azerbaycan açısından Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi’nde Petkim’in özelleştirilmesinin önemli dönüm noktalarından biri olduğunu söyledi.

OTURUM: EKONOMİ

Yeni İpek Yolu Projesi umutlandırıyor
Afganistan Ekonomi Bakanı Abdul Hadi Arghandiwal, Yeni İpek Yolu Projesi’nin herkesin umutlanmasını sağladığını belirterek, Orta Asya’nın eski stratejik önemini kazanacağını, İpek Yolu’nun yalnızca ticaret şebekesi değil, fikirlerin ve kültürlerin etkileşim içinde olmasını sağlayan bir proje olduğunu kaydetti: “Afganistan, efsanevi İpek Yolu’nun tam üstündedir. Ulusal kalkınma stratejimizin en önemli ayağını işbirliği ve ticari ilişkiler alıyor.”

Tarih devam ediyor
Viyana Ekonomi Forumu Başkanı ve Avusturya eski Şansölye Yardımcısı Dr. Erhard Busek, Avrupa kavramının bugün de gelişmeye devam ettiğini belirterek, “Fukuyama’nın ‘Tarihin sonuna tanıklık ediyoruz’ görüşüne katılmıyorum, bence tarih devam ediyor.  Küresel bir köydeyiz, iletişim sözkonusu olduğunda ulus devlet kavramı değişti, teknoloji, ticaret ve işbirliğine dayanıyor” dedi.

Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyoruz
Polonya eski Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi eski Bakanı Prof.Dr. Grzegorz Kolodko, Polonya’yı OECD’ye üye yaptığını anlatarak, AB’ye üye olmalarının ardından 10 yıl geçtiğini söyledi. Türkiye’nin de 10 yıl içinde AB’ye nihai üye haline gelebileceğini ve Türkiye’yi bu konuda desteklediklerini kaydeden Kolodko, “Küreselleşme geri döndürülemez bir süreçtir. Siyaset ve ekonomiyle uğraşıyorsak hayalgücümüzün çok geniş olması gerekir. Küreselleşmenin bu ekonomik krize yolaçtığına inanmıyorum” dedi.

Birlikte gelişebiliriz
Fas Ekonomik ve Sosyal Konsey Başkanı ve Ekonomi eski Bakanı Nizar Baraka, uzun dönemli bir kriz yaşandığını, Avrupa’da pek çok ülkenin kendi ekonomik durumunun sürdürülebilirliliğini tartıştığını anımsattı. Optimal koşullar geliştirerek sürdürülebilir büyüme gerektiğini vurgulayan Baraka, “Yeni ekonomik modeller gerekiyor. Yerelleşme kavramı bir kenara bırakılmalı. Gelişmekte olan ekonomilerde; kolokalizasyon; ortak paylaşımlı lokalizasyon denilen transfer, know-how paylaşımı yapılmalı. Amacımız birlikte gelişmek, paylaşım çok önemli” dedi. Fas’ta 2020’de enerji ihtiyaçlarının yüzde 42’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmeyi hedeflediklerini aktaran Baraka, ihale yoluyla gereken kapasiteyi inşa edecek aktörlere Fas’ta fırsat verildiğini anlattı.

Avrupa’nın enerji bağımsızlığı Türkiye’dir
Macaristan Kalkınma eski Bakanı Tamas Fellegi, Türkiye ekonomisinin gücü ve çıktısının çok fazla olduğunu söyledi. Türkiye ve Macaristan’ın dost ülkeler olduğunu vurgulayan Fellegi, Macaristan Başbakanı’nın 21. yüzyılın önem taşıyan konuları olarak enerji ve iklim değişikliğine dikkat çektiğini ifade etti. Türkiye’nin Avrupa’nın enerji bağımsızlığının önemli bir aktörü olduğunu aktaran Fellegi, “Daha etkili, çevreye dost enerji çözümleri üretmemiz lazım” dedi.

Yaratıcılık açığı var
BLED Yönetişim Okulu Rektörü Prof.Dr. Danica Purg, küresel anlamda bir yaratıcılık açığı bulunduğundan sözederek, eğitim içerisinde yaratıcılığa yeteri kadar yer ayrılmadığına değindi. Purg, sınırların dışında düşünebilme yeteneğinin önemine işaret etti.

Bosna Hersek toparlanıyor
Bosna Hersek Başbakanı Ekonomi Başdanışmanı Sasa Maric, “Geçmişimizi bilirsek geleceğe bakabiliriz” dedi.  Yeni İpek Yolu Projesi’nde sinerji ve inovasyonun önemini vurgulayan Maric, 20 yıl önceki yaşanan olayları anımsattı: “Gelenekseli ve moderniteyi biraraya getirmek önemli. Bosna Hersek yeni modern İpek Yolu’unun örneğidir. Bugün benim ülkem yavaş yavaş toparlanıyor. Ekonomik açıdan yerel kavramı anlamını yitiriyor. Küresel işbirliği ilerlemenin yegane yoludur. Gelecek daha iyi, daha güzel görünüyor.”

İpek Yolu için istekliyiz
Çin Halkı Barış ve Silahsızlandırma Derneği Genel Sekreter Yardımcısı Chen Huaifan, İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesinden sözederek, bu projenin yalnızca Çinliler’in rüyası olmadığını, diğer insanlara da yönelik olduğunu söyledi. İpek Yolu ekonomi kuşağını bölgesel işbirliğiyle inşa etmek gerektiğini aktaran Huaifan, insani ve kültürel alışverişin artacağı İpek Yolu ekonomi kuşağını yeniden oluşturmak için pek çok halkın istekli olduğunu kaydetti.

OTURUM: “TASARIM ve TEKNOLOJİ DİSİPLİNLERARASI YAKLAŞIM”

Tasarım ve Teknoloji Disiplinlerarası Yaklaşım Oturumu’nun başkanlığını yapan Kale Yapı Ürünleri Grubu Stratejik Tasarım Koordinatörü Sertaç Ersayın  “Endüstriyel Tasarım ve Teknoloji” konulu sunumunda yaptığı yatırımlarda her sanayicinin parasal ve finansal geridönüş beklediğini vurgalayarak, tasarım teknoloji ilişkisinin kimi sektörlerde düşük, kimi sektörlerde yüksek olduğunu söyledi. Tasarım ve inovasyonun ulusal politikalara entegrasyonunda Hindistan’ı örnek gösteren Ersayın, tasarım ve teknolojiyi biraraya getirmenin amacının en yeni ve çağdaş ürün veya sistemleri hayatımıza getirmek olduğunu dile getirdi.

İMA Moda İletişimi ve Kültürel Çalışmalar Program Lideri Erkmen Savaşkan, “Mimari ve Teknoloji” başlıklı sunumunda, günümüzde teknolojinin tasarıma kaynaklık ettiğini kaydetti. 90’lı yıllardan sonra çoğulculuk anlayışının, 2000’lerden sonra inovasyonun ve günümüzde ekolojik yaklaşımın tasarım dünyasına girdiğini anlattı. Ekolojinin yalnızca estetik olarak değil, nanoteknoloji ve makro teknoloji gibi teknolojisiyle de eklendiğini anlattı.

Şişecam Cam Ambalaj Grubu Anadolu Cam Tasarım Merkezi Müdürü Tamer Öztürk, 17 kişilik tasarım ekipleri bulunduğunu belirterek, “Tasarım gelecek için yapılır, ilerici olmak gerekiyor. Bazen talep olmadan da ihtiyaç yaratılabilir, bu da ekonomiyi geliştirir” diyerek, buna cam damacana örneğini verdi.

MTD Başkanı Mehtap Elaidi, “Moda, Medya, Teknoloji” başlıklı sunumunda inovasyon ve teknolojinin moda sektörü içinde önem taşıdığına dikkat çekti: “Spor giyimde kumaşlarda teknolojinin kullanımı sözkonusu. Teknolojik tasarımı farklı mecralarda tanıtım artık mümkün oldu. Günümüzde tasarımın iyi olması yetmiyor, satış ağı, koleksiyonun tanıtımı da çok önemli.”

İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Atık, “Hazır Giyim Sektörü, Üretim ve Teknoloji” başlıklı sunumunda, “Ar-Ge, tasarım ve inovasyon önemli. İnovasyon, son dönemde kullanılan tasarım programları, işi, ticareti son derece geliştirmiş durumda” dedi.

OTURUM: “YERELDEN KÜRESELE DİYALOGUN BARIŞTAKİ ÖNEMİ”

Panelin moderetörlüğünü yürüten İstanbul Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Engin Köküçınar, çağımızın sivil toplum örgütleri çağı olduğunu ve uluslararası ihtilafların devletlerden çok STK’lar sayesinde çözülmeye başladığını hatırlattı.
İlk söz alan Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos, Hıristiyanlar ve Müslümanların Bizans ve Osmanlı’da aynı coğrafyada bir arada yaşadığını belirterek, “Barış diyaloğu insanın kendi içinde başlamalı. İnanç toplulukları ve liderler olarak diyalog yoluyla barışa ulaşma sorumluluğumuz var. Kültürler, dinler ve uygarlıklar arasında açık diyaloğa inanıyoruz. Hristiyanlar ve Müslümanlar Bizans ve Osmanlı’da aynı coğrafyada bir arada yaşadı. Tek tanrılı dinin yöneticileri tarafından da desteklendiler. Ortaçağ’da da Bizans ve İslamiyet arasında kültürel işbirliği olmuştu. Dolayısıyla diyalog, farklılıkların üstesinden gelinmesine yardımcı olacak. İçimizdeki barışı keşfetmek de bizi küresel barışa götürecek" diye konuştu. Bartholomeos, insanın iç barışının önemli olduğunu vurgulayarak, toplumların savaş ve şiddetten uzak durması gerektiğini ifade etti.

Eski İran Dışişleri Bakanı Manouchehr Mottaki de barışın önemine değinerek, “Bugün, uluslararası topluluğun ortak bilgeliği sayesinde ülkeler, kendi farklı kültürleriyle uyum içinde ortak bir gelişme gösterecekler. Kalkınma ve gelişmede de her toplumun hedefi olmak zorundadır” diye konuştu. Barış olmazsa kalkınmanın da olmayacağına inandığını kaydeden Mottaki, Suriye’deki olayları hatırlatarak, “Barışı ve kalkınmayı engelleyecek hareketler herhangi bir tarafa kazanç sağlamayacaktır. Şunu iyi bilmemiz gerekir; şiddet, ikili ve bölgesel problemlere cevap değildir. Şiddet, bölgesel ve küresel çözümler için de doğru çözüm olmamıştır. Uluslar da adalete dayalı bir barışı talep etmektedir” ifadelerini kullandı.

Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, barış ve diyaloğun başlatılması için eğitim ve hoşgörü kültürünün yerleşmesi gerektiğini anlattı.

Yunanistan Eski Dışişleri Bakanı, Atina Eski Belediye Başkanı ve Atina Milletvekili, Yunanistan Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Dora Bakoyannis, barış için şehirlerarası işbirliğinin öneminden bahsederek Atina-İstanbul şehirleri arasında daha yakın diyalog ve işbirliğinin önemine işaret etti.

Arnavutluk Prensi Prens Leka Arnavutluk ve Yunanistan arasındaki tarihteki çok kötü hatıralara dikkati çekerek, kötü mirasa rağmen diyalog sayesinde bugünkü iyi ilişkilere işaret etti. Leka, Makedonya’daki 1 milyon Arnavut’un özgürlük arayışlarının uluslararası kamuoyu tarafından duyulmasını istedi.

Unesco Ulusal Komisyonlar ve Sivil Toplum Birimi Direktörü Genc Seiti, “Küresel Düşünmek Yerel Hareket Etmek” anlayışını yerleştirmek ve toplumlararası diyalog için toplumları teşvik edip desteklenmesi gerektiğini anlattı.

Türkiye Musevileri Hahambaşısı Rav. İsak Haleva, diyaloğun bir “amaç” değil “araç” olduğuna dikkat çekerek, “Diyalog birlikte yaşama kültürüne alışmak için bir araçtır. Ayrıca ahlaka dayanmayan yasalar geçersizdir” dedi.

Azerbaycan Ortodoks Kilisesi Başkanı Aleksandr Issein, çok kültürlülüğün Azerbaycan’ın zenginliği olduğunu belirterek, Azerbaycan’da dinlerarası diyaloğun yüksek seviyede olduğunu ifade etti.

Yunanistan Parlamentosu Milletvekili Maria Yannakaki, Arap Baharı’na değinerek Arap Baharı’nın ilk başladığı Tunus’un bugün birçok Avrupa ülkesinden daha demokratik bir rejime sahip olduğunu söyledi. Ancak Mısır ve Suriye’de çok kötü bir şiddetin olduğuna, büyük insan hakları ihlallerinin bulunduğuna, bu ülkelerde şiddetin derhal sona erdirilmesi gerektiğine işaret etti.

İsrail Milletvekili David Tsur, Ortadoğu Bölgesi’ndeki sürekli ve kalıcı barış için diyalogun yanısıra bölgedeki enerji kaynaklarının, enerjiden kaynaklanan zenginliğin hakça paylaşılmasının zorunlu olduğunu ifade etti.

Bulgaristan Slavyani Vakfı Başkanı Prof. Zahari Zahariev, 20.yy’daki Avrupa kimlik kurgusunu ve devlet fonksiyonlarını anlattı.

Azerbaycan Yahudi Cemaati Lideri Milix Yevdayev, Azerbaycan’da 30 bin Yahudi olduğunu, 6 sinagoglarında özgürce ibadet edebildiklerini, Hükümetin 7. Sinagog’un inşası için büyük maddi yardımda bulunduğunu hatırlatarak toplu şekilde rahat ve özgür bir şekilde yaşadıklarından söz etti.

Azerbaycan Katolik Kilisesi Lideri Vladimir Fekete, Azerbaycanın laik bir devlet olduğunu, bütün dini liderlerin diyalog içinde olduğunu ve birbirlerine karşı hoşgürülü davrandıklarını söyledi.

Azerbaycan Kafkas Müslümanları Başkanı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade de aynı şekilde Azerbaycan’ın bütün dinlere ve milletlere karşı hoşgörülü laik bir devlet olduğunu ve sorunlarını diyalog yoluyla çözdüğünü belirtti.

Romanya Parlamentosu Milletvekili Ionut Vulpesco, Hz. Musa’nın 10 emrinden olan “Komşunu Sev” ilkesi ve diyalogla barışın geleceğini ifade etti.

Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Başkanı Prof. Bekir Karlıağa, Medeniyetin “Çoğulculuk ve Birlikte Yaşamak” olduğunu hatırlatarak, BM bünyesinde 2005 yılında Türkiye ve İspanya’nın inisiyatifiyle kurulan ‘Medeniyetler İttifakı Forumu’nun bugün 120 üye ülkesi ve 24 uluslararası organizasyon üyesi bulunduğunu ekledi.

Uluslararası Biopolitik Örgütü Başkanı Prof.Dr. Agni Vlavianos Arvanitis, ekonomi-çevre sorunlarına değinerek barışın sağlanmasında liderliğin önemine işaret etti.

Sırbistan Müftüsü Muhammed Jusufspahic, Balkanlara değinerek bölgeye barış gelmesi için temennide bulundu.

Vatikan Ankara Büyükelçisi Başpiskopos Antonio Lucibellio, barış kavramını dinsel açıdan derinlemesine inceleyerek insanın rasyonel düşünen bir hayvan olduğunu, hep konuşulduğunu artık konuşmayı bırakıp barış için pratik çözümler bulunması gerektiğini kaydetti.

Karadağ Eski İçişleri Bakanı Jusuf Kalamperovic, Karadağ’ın 650 bin nüfuslu çok küçük bir ülke olduğunu hiçbir etnik-dinsel grubun yüzde 45’ten fazla çoğunluğa sahip olmadığını, hiçbir etnik grubun diğerlerine tahakküm etmeye çalışmadığını aktardı.

Türkiye Süryani Kadim Cemaati Ruhani Reisi ve Patrik Vekili Metropolit Yusuf Çetin ile Türkiye Süryanileri Katolik Patrik Vekili Yusuf Sağ, Süryanilerin dünyanın medeniyet beşiği Mezopotamya’nın en kadim milleti olduğunu ve Türkiye’de özgürlük ve refah içinde yaşadıklarını ifade etti. Oturum, İstanbul Müftüsü Prof.Dr. Rahmi Yaran’ın temennileri ve kapanış konuşmasıyla sona erdi.

OTURUM: “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE YEREL YÖNETİMLERDE DEĞİŞİM”

Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver’in açılış konuşmasıyla başladı. Suver, modernite ve geleneksel yaklaşımın birbiriyle iç içe olmasının sürdürülebilirlik için önemli olduğunu belirterek şöyle konuştu; “Kalkınmanın getirdiği faydalar bir taraftan da sosyal yapı ve çevre üzerinde büyük zararlara neden oluyordu. Bu gidişat eğer kontrol edilemezse, kalkınmayla birlikte ortaya çıkan kazanımlar da zarar görebilirdi. Ve hatta temel ekosistemin yıkılmasına neden olabilirdi. Bu sorunları ve gerçeği gören insanlık ve dünyada artan farkındalık, geleneksel kalkınma düşüncesinin yerine yeni, sürdürülebilir kalkınma kavramının ortaya çıkmasını sağladı”.
Ana Tema Konuşmacısı BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Nassir Abdulaziz Al-Nasser, bugün dünyada yapılanların gelecek nesilleri üzerinde ciddi etkileri olacağını belirterek, “Biz bugün gelecek hakkında kararlar veriyoruz. Bu illaki kendi geleceğimiz değil, henüz doğmamış çocuklarımızın da geleceği. Bu nedenle sorumluluk sahibi bir şekilde hareket etmeliyiz. Bugün yapılanlar gelecek nesillerin yapacaklarından ödün vermemeli” diye konuştu. Sürdürülebilir kavramı ile ekonomik kalkınma arasında ciddi bir bağ olduğunu aktaran Al-Nasser, bir şey sürdürülebilir değilse o kalkınma değildir ifadesini kullanarak, “Nüfus arttıkça, teknoloji ilerledikçe dünyanın doğal kaynakları bundan ciddi oranda etkileniyor. Kaynakların kıt olması ve göç günümüzün temel sorunu. Zira bunun sonucu olarak etnik ve dini çatışmaları görüyoruz.” dedi.

1. PANEL: “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE YEREL YÖNETİMLERDE DEĞİŞİM”
Sürdürülebilir Kalkınma ve Yerel Yönetimlerde Değişim panelinin moderatörlüğünü Prof.Dr. Ersin Kalaycıoğlu yürüttü. Kalaycıoğlu, refahı artırmalıyız söyleminin kıtlık yaratmayacağız anlamına geldiğini belirtti.

Romanya Prensi Prens Radu
, sürdürülebilir kalkınma ve iyi yönetişim ilkelerinin sadece gerekli değil aynı zamanda bir yükümlülük olduğunun unutulmamasını istedi. Sürdürülebilir kalkınmanın demokratik dünyanın görevi olduğunu savunan Radu, bunun içinde iyi bir yönetişim sisteminde iyi bir lidere ihtiyaç duyulduğunu aktardı.

Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Daniela Bobeva, “Küresel kriz ortadan kalkıyor gibi ama bir dizi ulusal ve yerel krizimiz var. Artık küresel krizi mazeret gösteremiyoruz. Ülkeler, ekonomik ve toplumdaki iyi şeyleri sürdürülebilir kılmalı. Bunun da basit bir reçetesi var. Neyi değiştireceğimizi tespit etmeliyiz. Her şeyden önce insanların bu değişime nasıl katılmasını sağlayacağız” diye konuştu.  Sürdürülebilirlik için eğitim ve inovasyonda büyük potansiyel olduğunu aktaran Bobeva, “Giderek eğitim sistemine daha fazla para harcıyoruz ama ekonominin geleceği için kadrolu eğitimli insana sahip olamıyoruz. Bulgaristan’da öğrencilerin yüzde 10’u yurtdışından geliyor. Bu alanda ciddi çalışmalara ihtiyaç var” dedi.

Bosna Hersek Federal Bilim ve Eğitim Bakanı Damir Masic, sürdürülebilir kalkınma için gelecek nesillerin iyiliğine ve gezegenin refahına önem vermek gerektiğini açıkladı. Tüm bu hedeflere ulaşmada faaliyetlerin ve yaşam tarzlarının sorumluluğu olduğunu aktaran Masic, sürdürülebilirlik için iyi eğitimin olmazsa olmaz kriter olduğunu vurgu yaptı. Masic, şunları şöyledi: “Sürdürülebilir kalkınma konsepti; müfredata dahil edilmeli ve buna bütüncül yaklaşım sağlanmalı. Ortak sorumluluklar ve değerler denilince bunlar eleştirel düşünme ve harekete geçme gibi unsurları içermeli. Böylece insanların kendine güveni artar ve sürdürülebilir yapı ortaya çıkar. Mevcut kaynaklar iyi kullanılmalı ve uzun vadeli planlanmalı. Eğitim ile işgücü piyasaları sürdürülebilir kalkınma için birbiriyle bağlantılı hale gelmeli.”

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hadi Soleimanpour, sürdürülebilirliğin hem bir kavram hem de bir uygulama olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu; “Sürdürülebilirliğin ilk unsuru sosyal refahı artırmak ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasıdır. Ortadoğu Bölgesi çok kıymetli varlıklara sahip. Ama öte yandan bölgede düşük refah var. Ciddi oranda yoksulluk yaşanıyor. Dünya bankası tahminlerine göre bölge nüfusunun yüzde 2’si ciddi yoksulluk sınırında.  Yüzde 40’ından fazlası günde 2 dolardan daha az gelire sahip. Ortadoğu’da 14 milyon insana yeni iş lazım. Böyle bir durumda yapılacak şey sanayileşmedir.” Çevre için İran’da yılda 6 milyar dolar harcandığını aktaran Soleimanpour, “Sanayi üretimi kirlilik yaratıyor. Bu sorunlarla baş etme yolları bulunmalı. Artık her bir proje için çevre etki değerlendirmesi yapılmalı” dedi. Bölgede iki ciddi zorluk yaşandığının altını çizen Soleimanpour, bunlardan biri olarak küresel düzene geçişi gösterirken ikinci olarak da bölgesel güvenlik konularındaki değişikliği gösterdi.

Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı ise rekabet gücü ve sürdürülebilirlikte kadının önemi üzerine konuşma yaptı. Bursalı, ülkelerin ancak nüfusun yarısını oluşturan kadını iş gücü piyasasına kazandırmasıyla dengeli ve sürdürülebilir bir ekonomi olacağını öngördü.

2. PANEL: “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE YEREL YÖNETTİMLERDE DEĞİŞİM”
Sürdürülebilir Kalkınma ve Yerel Yönetimlerde Değişim 2. Paneline yine Prof.Dr. Ersin Kalaycıoğlu moderatörlük yaptı.

Belçika Eski Devlet Bakanı ve Saint-Jasse-ten-Noode Belediye Başkanı Emin Kır, çevre ve enerji konularında belediyenin çalışmalarını anlatarak şehirlerinde kamu binalarının ağırlıklı 19. yy’da yapıldığını ve enerji konusunda sıkıntılar yaşadıklarını aktardı. Eski yapıların fazla olmasından kaynaklı olarak prosedür sıkıntıların fazla olduğunu aktardı.

Xi’an Şehri Danışma Komitesi Başkan Yardımcısı’nın Asistanı Jiang Jianchun, Çin’in en fazla kalkınan şehirlerinden biri olduklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Uluslararası bir metropol olan şehrimizi teknoloji ve fuar merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. İlk olarak altyapı olanaklarını geliştirdik. Xi’an otobanından gidildiğinde bir saatlik mesafede nüfusun yarısına ulaşıyorsunuz. İpek Yolu’nun başlangıcında yer alıyoruz. Şehrimizde 8.5 milyon insan yer alıyor. Kişi başına düşen milli gelir 8 bin dolar. Şehrimizde 5 sektör önemli gelişim gösteriyor: endüstri, ileri teknoloji, ekipman ve turizm, modern hizmet ve kültür. Otomotiv, ileri teknoloji ve havacılık sektörleri ise temel kalkınma alanlarımızı oluşturuyor.”

Torino Belediye Başkan Yardımcısı Stefano Lorussi, Torino’nun İtalya’nın sanayi başkenti olduğunu ve 1995 yılında alınan karar ile şehrin inovasyon odaklı dönüşümünü gerçekleştirdiklerini aktardı. Bu dönüşümde Torino’da yer alan üniversitenin temel teşkil ettiğini aktaran Lorussi, “Ağır sanayiden modern endüstriye dönüştük.  Turizm ve kültürü şehrin temel kalkınma fırsatı olarak gördük. Şehir fiziksel değişimi sağladı. Eski fabrikaları ticaret merkezine dönüştürdük. Şu anda ise bilgi toplumunu hedefliyoruz” dedi.

Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyon Temsilcisi Dr. Sheng Sixin, kurum olarak ekonomik ve sosyal kalkınmada politik danışma hizmetleri sunduklarını açıkladı. “Bir ülkenin kalkınması ekonomik, çevre ve sosyal hedeflerin gerçekleşmesi ile olur. Kalkınmasını sağlayan ülkeler için dahi sürdürülebilir kalkınma önemli ve zor bir süreçtir” diyen Sixin, Çin’in bu nedenle yeni bir İpek Yolu ticaretini başlattığını aktardı. Türkiye’nin de İpek Yolu kapsamında çok şey başarabileceğinin altını çizen Sixin, “Tek bir ülke her şeyi tek başına başaramaz. Kültür din ve siyasi nedenlerden dolayı şehirler ve yerel yönetimler arasında işbirliği yaygın ve başarılı hale gelmeli. Bölgesel işbirliği bağlamında çok fazla şeyler başarılabilir” dedi.

2.GÜN
OTURUM: “BİLİŞİMLE KALKINMA”

Oturumun açılış konuşmasını Azerbaycan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Prof.Dr. Ali Abbasov yaptı. Azerbaycan’ın 5-7 yıl içinde bilişim teknolojilerinin gelişimi açısından önemli mesafe katettiğini dile getirerek ülkesinde internet kullanımının nüfusun yüzde 70’ine, geniş bant erişiminin yüzde 50’sine ulaştığını ve mobil teknolojilerin ülkeyi yüzde 100 kapsadığını söyledi. Abbasov, bilişim teknolojilerinin Azerbaycan'ın kalkınmasına katkısına bakıldığında eğitim sistemi, altyapı ve yönetim konularında önemli sacayaklarından olduğunu vurgulayarak, “Ülkemizin en önemli projesi geniş bant programımızdır. Projede yüksek hızla internete ulaşımı 2016 sonu itibariyle yüzde 85’e çıkarabilmek ve kırsal bölgelere yayılmasını sağlamak hedefleniyor. Proje, rekabetin gelişmesini ve rekabet ortamını da destekleyecektir. Burada eşit haklara sahip olmak çok önemli” diye konuştu. 
Azerbaycan’ın ayrıca enerji ve ulaştırma projelerini de desteklediğini anlatan Abbasov, “Azerbaycan büyük İpek Yolu üzerinden birçok ülke ile bağlantı sahibidir. İpek Yolu projesi ticaret, kültür alanında ülkeler arasında ilişkiler oluşturmaktaydı. Büyük İpek Yolu’nu artık sanal İpek Yolu’na çevirme zamanı geldi. 21. Yüzyılda artık bilgiyi ülkeden ülkeye taşımak ve bunu İpek Yolu aracılığıyla yapmak mümkün olmalı. Biz de bu projeye sanal İpek Yolu diyoruz” diye konuştu.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, bilişim sektörünün artık bir yaşam tarzı haline geldiğini, dünya nüfusu kadar mobil abone olduğunu anlattı. Acarer, “Yaşayan insan kadar mobil abone var. Dünyada 3.5 milyar da diş fırçası var. Yani dünyada yaşayan insan sayısı kadar mobil abone var ama insanların yarısının diş fırçası yok. O kadar yaşantımızı kuşatmış bir sektörden bahsediyoruz” dedi. Acarer, şunları kaydetti: “İnternet kullanım oranı yüzde 152 arttı. Sektörün cirosu yaklaşık yüzde 315 arttı. 10 yıl önce sektör 11.5 milyar dolarlık bir toplam ciroya sahipken, 2013 yılı rakamlarını tam alamadık ama muhtemelen geçtiğimiz yıl da 47-48 milyar olacak.” 
Acerer ayrıca; “Ülkeler bir araya gelerek ortak telefon üretme konusunda işbirliği yapabilir. Akıllı ekipmanları kullanmanın diğer bir sonucu da sabit ve mobil şebekelerde dolaşan data miktarının her gün biraz daha artması. Data miktarı tüm dünyada her yıl ikiye katlayacak şekilde artıyor. Bir süre sonra sabit ve mobil şebekelerimiz tıkanacak. Gerekli önlemleri kısa sürede almamız gerekli” açıklamasını yaptı.

Kazakistan Ulaştırma ve İletişim Bakanı Askar Zhumagaliyev, tüm yatırımcıları Kazakistan’ın bilişim teknolojileri sektörüne davet ederek, “Sektörümüz dinamik olarak büyümekte, cazip bir sektör olma niteliğini korumaktadır. Her tür ortaklığa açık bir sektördür. Telekomünikasyon piyasalarında 11 uluslararası operatör yer alıyor. 400’ü aşkın operatör de yerel iletişim alt yapısına hizmet veriyor” diye konuştu Zhumagaliyev, telekomünikasyon alanındaki reformlar sayesinde 2013’e kadar olan dönemde internet kullanıcı sayısını 600 binden 12 milyona çıkardıklarını, internetin kullanım oranının yüzde 70’ten fazla olduğunu  bildirdi. Zhumagaliyev, bilgiye eşit erişimin kendileri için önemli bir öncelik olduğunu söyledi. Bu nedenle, halkın yüzde 50’den fazlasının 2013 sonu itibarıyla bilgisayar okur-yazarlığına kavuşmasını kendilerine bir amaç olarak aktaran Zhumagaliyev, aynı zamanda kağıt üstünde yapılan 40 milyon gereksiz işlemi ortadan kaldırdıklarını kaydetti.

Slovenya Vibacom İletişim Yönetim Kurulu Başkanı Violeta Bulc ise Slovenya’nın bilişim teknolojileri açısından çok gelişmiş bir ülke olduğunu belirterek, “Mobil telefon kullanımı açısından Avrupa’da ikinci sıradayız” dedi. Bulc firma olarak geliştirdikleri işbirliğini ve verimliliği etkili kılan dijital programları anlattı.

Uganda İletişim Bakanı Asistanı Katanda Kamyaj da bölgede öncelikle karayolu altyapısının geliştirilmesinin hedeflendiğini, mal, hizmet ve insanların bu sayede serbestçe dolaşabileceğini, demiryollarını geliştirmek için master programı hazırladıklarını anlattı. Kamyaj, “Hidroelektrik santral konusunda önemli atılımlar yaptık. Uganda’nın 480 megavatlık bir kapasitesi var. Bunun 1.200 megavata çıkarılması hedefleniyor. Ancak bölgede üretilen elektriğin dağıtım kapasitesi hala çok sınırlı” dedi. Kamyaj, yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin de farkında olduklarına vurgu yaparak, bunun için güneş ve jeotermal kaynakları da dikkate aldıklarını ancak konuyla ilgili gereken uzmanlığa sahip olmadıklarını, insan kaynakları konusunda bir kalkınma stratejisine ihtiyaçları olduğunu ifade etti. Kamyaj, Kenya ve Uganda’da ticari anlamda petrol ve gaz kaynakları tespit ettiklerini kaynakların hayata geçirilmesi konusunda finansal kaynaklara ihtiyaç duyduklarını sözlerine ekledi.

Moğolistan Ulaştırma Bakan Yardımcısı Yerjan Khabshai, geçiş sürecinden sonra altyapıya büyük yatırım yaptıklarını belirterek, şöyle konuştu: “Ulan Batur’da yeni bir havaalanı inşaatı başladı ve 2016’da bitecek. Bir çok yolu yeniden asfaltlıyoruz. Bu yıl hızlı otoban çalışmasını bitirmeyi hedefliyoruz. Rusya ve Çin arasındaki bu hızlı otoban yolu bizim açımızdan büyük önem taşıyor. Madencilik alanında çok önemli faaliyetlerimiz bulunuyor. Kaynaklarımız üçüncü ülkeler için büyük bir ilgi odağı ve ekonomimize ciddi katkısı olacak. Türkiye ile karayolları inşaatı ve havacılık konusunda iyi işbirliklerimiz mevcut ve bunları daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.”

Litvanya Ekonomi Bakan Yardımcısı Rasa Noreikiene, bilgi teknolojilerinin ekonominin çok önemli bir parçası olduğunu, bu sektörün Avrupa GSYH’sinin yüzde 5’ini oluşturduğunu belirterek, “660 milyon Avro’luk bir katkısı var. Aynı zamanda verimliliğin artmasına da katkı sağlıyor” dedi. Litvanya’nın bilgi teknolojileri konusuna özellikle önem verdiğini, özellikle kamu alımlarında bilişim önemli olduğunu aktaran Noreikiene, şu bilgileri verdi: “Litvanya, bu alanda AB ülkelerinin önde gelenlerinden biri. AB’deki kamu alımları hacmine bakıldığında, her yıl AB GSYH’sinin yüzde 90'ı hizmetler ve kamu alımlarına gidiyor. Bu tabii ki ekonomik faaliyetin büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu miktar, 2 trilyon Avro kadar. Kamu harcamaların da sosyal ve çevresel alanlar ve inovasyonun desteklenmesi için çok önemli olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenle kamu ihaleleri, Avrupa’nın 2020 stratejisinin önemli parçaları olan akıllı, sürdürülebilir, kaynaştırıcı ve dahil edilebilir bir büyümenin ayrılmaz parçaları. Bu kapsamında, modern ve rekabetçi bir AB ekonomisi için dijital bir gündem ve dijital tek bir iç Pazar öngörülüyor.” Noreikiene, bu çerçevede kamu ihaleleri konusunda dijital yönergeler hazırlandığına işaret ederek, bütün kamu alımları ihalelerinin en başından, ilandan ödemeye kadar her şeyinin e-sistemle yapılacağı bir yönerge hazırlandığını anlattı.

Kosova Devlet Bakanı Mahir Yağcılar ise yeni bir devlet olmalarına karşın dünyadaki gelişmeleri ve yenilikleri takip ettiklerini dile getirerek, "Bilgi toplumu ve iletişimi çalışmalarını gerçekleştirmeyi hedefliyoruz" dedi. Bilişim teknolojileri, internet, elektronik posta, sosyal medya ağları kullanmadan modern kamu yönetiminin düşünülemez olacağını kaydeden Yağcılar, “Tüm ekonomik ve siyasi sıkıntılara rağmen Kosova'da da internet kullanımı hızla artmaktadır. Bu teknoloji çağında, bilişim teknolojilerini kullanabilen devletler kalkınmayı sağlayabilir. Her devlet kendi kamu yönetimiyle hizmet ve bilgilerini en iyi ulaşabilecek vasıtayla kendi vatandaşlarına sunmalıdır. Bu hususlar, devlet ve toplumlararası işbirlikleri kurulması açısından önemlidir. Siber tehdit olayları, ortak hareket edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor” açıklamasını yaptı.

İsrail Milletvekili David Tsur, Ar-Ge’nin IT pazarının lokomotifi olduğunu belirterek özellikle güvenlikte sözkonusu teknolojilere çok ihtiyaç duyduklarını ve siber güvenlik alanında çalışmalar yaptıklarını belirtti. Tsur, teknolojiye yüksek teşvik verilmesi gerektiğinin altını çizerek, dünyanın pek çok yerinde büyüyen piyasaya erişimin az veya kısıtlı olduğunu paylaştı. İsrail’de yüzde 80 internet erişimi olduğunu diğer yüzde 20’nin de kendi isteğiyle erişim istemediğini açıklayan Tsur, “İsrail’de piyasa çok hızla büyüyor. Afrika ve Asya’da bazı ülkelerde internete erişim yok. Akıllı telefona erişim yok. İnsana yatırım bu nedenle önemli. Sınırları kaldırarak büyük işbirliği yapabiliriz” çağrısında bulundu.

ZİRVEYE’YE GELEN KUTLAMA MESAJLARI

1. TC. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL:
“Zirve’nin bu sene gerçekleşen üst düzey katılımla rüştünü ispat ettiğini ve uluslararası görünürlüğünü her geçen yıl pekiştirdiğini memnuniyetle müşahede ediyorum. Bu vesileyle zirveye katılan Cumhurbaşkanlarını, Başbakanları, Bakanları, Milletvekillerini, iş, bilim ve akademi dünyası ile sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcilerini ve tüm seçkin misafirleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Zirve’de bu sene de; ekonomiden enerjiye, bilişimden uluslararası ilişkilere kadar uzanan geniş yelpazede farklı alan ve disiplinleri ihate eden bir yaklaşımla çok sayıda konunun ele alınacağını öğrendim. Karşı karşıya olduğumuz ve Zirvenin değerli katılımcılarının ele alacakları küresel meseleler, tüm katılımcıların bir masa etrafında biraraya gelmelerini ve meseleleri en geniş şekilde ve serbestçe tartışmalarını icap ettirmektedir. Bu bakımdan, Zirve’de oluşacak verimli müzakere ortamının ve ortak aklın işletilmesiyle ortaya çıkacak görüş ve önerilerin Avrasya Bölgesi halklarının ve tüm insanlığın refahı ve huzuru için yol gösterici olmasını temenni eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.”

2. AERBAYCAN CUMHURBAŞKANI İLHAM ALİYEV:
“Bu zirve, Avrasya Bölgesi’nde iktisadi, siyasi ve ilişkilerin derinleşmesine, karşılıklı sermaye kuruluşlarının artırılmasına, bilişim teknolojileri, telekomünikasyon alanlarının inşasına imkan sağlayacaktır. Globalleşen dünyada sürekli barışın temini için karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi önemlidir. Ülkemizi temsil eden heyet bu zirvenin her toplantısına iştirak etmektedir. Azerbaycan’ın işbirliği alanları ve potansiyelleri önemlidir. Şahdeniz 2’nin imzalanması, Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun inşası, TransAnadlu, TransAdriyatik boru hatlarının gelişimi bölgede ve dünyada iktisadi amaçların gelişmesine imkan sağladı. Bundan sonra inovasyon ve ulaşımı desteklemeye devam edeceğiz. Dolayısıyla Zirve’de alınan kararlar devletlerarası işbirliğinin daha yükseğe çıkarılmasına ve geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.”

3. UNESCO GENEL DİREKTÖRÜ İRİNA BOKOVA:
“Marmara Grubu Vakfı’na, ‘Glocalization (Yerel’den Küresel’e) - Küresel Düşün Yerel Hareket Et’ temasıyla düzenlediği 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nden dolayı tebriklerimi sunarım. Bu Zirve, dünyadaki birçok devletin, 2015 Milenyum Kalkınma Hedefleri’ni karşılamak için mobilize olması ve uluslararası toplumun yeni bir küresel sürdürülebilir kalkınma gündemi oluşturması ile aynı zamana denk gelmiştir.”

PARTNERLİK ANLAŞMALARI

- Marmara Grubu Vakfı ile Sırbistan Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İşbirliği Merkezi arasında partnerlik anlaşması imzalandı. İmza Töreni’ne Sırbistan İşbirliği Merkezi adına Dışişleri Eski Bakanı Vuk Jeremic, Marmara Grubu Vakfı adına Dr. Akkan Suver ve Dr. Fatih Saraçoğlu katıldı.
- Macar Girişimi Vakfı ile Marmara Grubu Vakfı partnerlik anlaşması imza töreni; Macar Girişimi Vakfı adına Kalkınma Eski Bakanı Tamas Fellegi, Marmara Grubu Vakfı adına Dr. Akkan Suver ve Dr. Fatih Saraçoğlu katıldı.
- Onur Madalyası Töreni gerçekleşti:  Marmara Grubu Vakfı üyeleri, İsmail Hakkı Demirci, Mustafa Karagül, İbrahim Arıkan, Ertuğrul Kumcuoğlu ve Ahmet Doğan Arıkan’a Onur Madalyası takdim edildi.

KOBİEFOR ÖZEL OTURUMU: 
BOSNA HERSEK İŞ FORUMU
KobiEfor’un düzenlediği özel etkinlikte Bosna Hersek Başbakanı Vjekoslav Bevanda, Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti eski Başbakanı Aleksandar Dzombic, Bosna Hersek Başbakanı Ekonomi Başdanışmanı Sasa Maric, Bosna Hersek Herzegovina-Neretva Kantonu Tarım, Ormancılık ve Su Yönetimi Bakanı Donko Jovic, İstanbul ve Kocaeli iş dünyası temsilcileriyle biraraya gelerek birebir görüştü. Toplantıya KobiEfor Sahibi ve Kocaeli Alikahya Organize Sanayi Bölgesi (Kocaeli Alikahya OSB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) eski Başkanı Yalçın Sönmez, Kocaeli Alikahya OSB Müteşebbis Heyet Başkan Vekili Hamit Velioğlu, KobiEfor Temsilcisi Öncü Can Sönmez, TOSYÖV Balıkesir Destekleme Derneği Başkanı Halil Bacakoğlu, TOSYÖV İstanbul Destekleme Derneği Başkanı Süleyman Karadağ, TOSYÖV Bitlis Destekleme Derneği Başkanı Murat Şaşmaz ve ASF Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Kara, Mithat Giyim Erenköy Mağaza Müdürü Şenol Genç katıldı.
Bosna Hersek Başbakanı Vjekoslav Bavenda görüşmede Türkiye’yi Bosna Hersek’in en önemli müttefiklerinden biri olarak gördüğünü dile getirdi: “Bosna Hersek ile Türkiye iki dost ve kardeş ülke. Özellikle savaştan sonra ilk yardım eli Türkiye tarafından verildi ve bunun değerini biliyoruz.”
Hayatı boyunca özel sektörde ve 5 farklı Avrupa ülkesinde çalıştığını, eninde sonunda doğduğu toprağa Mostar’a geri geldiğini anlatan Bavenda, reel sektörün içinden geldiği için iş dünyasını yakından anladığını ifade etti. Bavenda, Türkiye ile Bosna Hersek’in arasındaki sevgiyi ve bağı iş hayatına aktaramadığına dikkat çekti. İki ülke işadamlarının direkt iletişime geçmelerini sağlamaya çalıştıklarını, bu tür etkinliklere katılmalarından asıl amaçlarının iş kontaklarının kurulmasını desteklemek olduğunu kaydetti: “İşadamlarımızın ortak iş anlaşmaları ve ilerletmeleri temennimizdir. Amacımız, bu işbirliklerinin önünü açmak, varsa engelleri ortadan kaldırmaktır. Türkiye’ye ilk kez 2010 yılında geldik, birçok Türk işadamıyla iletişim halindeyiz, bu tür çalışmalar başlangıç noktaları olsun. Hakikaten çok severek Türkiye’ye geliyorum. Türkiye’den gelenlere kapımız açık.”
Bavenda, Türk işadamlarını, ülkesindeki yatırım ve iş fırsatlarını yerinde görüp değerlendirmeleri için Bosna Hersek’e davet etti.
Kocaeli Alikahya OSB Yönetim Kurulu Başkanı ve KobiEfor Sahibi ve TOSYÖV eski Başkanı Yalçın Sönmez, Bosna Hersek ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin gelişmesi için katkıda bulunmak istediklerini söyledi. Sönmez, Bosna Hersek’teki yatırım ve iş fırsatlarını Türkiye’deki iş dünyasına aktararak onları haberdar edip harekete geçirmek için yakın bir  diyalog ve işbirliği sistemi ve zemininin yaratılması gerektiğini vurguladı. Yalçın Sönmez, Bosna Hersek’e iş gezileriyle düzenli olarak Türk iş heyetlerinin gitmesinin ülkedeki iş ve yatırım fırsatlarını yerinde görüp değerlendirme açısından yararlı olacağını da sözlerine ekledi.
Foruma katılan işadamları kurumları ve yaptıkları çalışmalar hakkında; TOSYÖV İstanbul Destekleme Derneği Başkanı Süleyman Karadağ ve TOSYÖV Balıkesir Destekleme Derneği Başkanı Halil Bacakoğlu ise TOSYÖV’ün KOBİ çalışmaları ve projeleri konusunda bilgi verdi.

Yorumlar (0)