banner565

banner472

banner458

banner457

M. Buğra Koyuncu: “Gandi: Benim hayatım, mesajımdır”

Logo Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Grup CEO’su Mehmet Buğra Koyuncu, inişlerle çıkışlarla dolu iş hayatında önemli olanın uzun vadede istikrarı sağlamak  olduğunu söylüyor.

CEO 01.06.2021, 00:01 21.06.2021, 13:59
28478
M. Buğra Koyuncu: “Gandi: Benim hayatım, mesajımdır”

Uzakdoğu felsefesi özellikle zen felsefesi ve tasavvufla yakından ilgilenen Logo Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Grup CEO’su Mehmet Buğra Koyuncu’nun kahramanlarından biri Mahatma Gandi. Onun; “My life is my message (Benim hayatım, mesajımdır)” sözünü şiar edinen Koyuncu için Gandi’nin Anadolu topraklarında karşılığı Mevlana: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.”

Buğra Koyuncu, “Şunu öğrendim; yemeğini ye, kaplarını yıka, uykunu uyu, sabahleyin zinde bir şekilde uyan. Yani yapman gerekenleri yap ve hayatına devam et. Mesaj vermek için konuşmak gerekmiyor. Yaptıkların ve yaşadıkların senin mesajındır” diyor.

Hayatının hiçbir döneminde iyi bir CEO olmak hayalinin ve hedefinin bulunmadığını belirten Koyuncu, “11 yıldır bu görevi sürdürüyorum, yabancı fonların olduğu, sürekli hesap verdiğiniz, halka açık bir şirketteyim. Sürekli çok ciddi büyüme göstermemiz gereken, bu kadar rüzgarlara açık, riskli, sıkıntılı bir ortamda bu görevi sürdürüyorsam demek ki işimi yapıyorum. Kariyer planı yapmak amaç değil, araç. Yaptığınız işte başarılı olmak önemli” diye konuşuyor. Meslek hayatında geleceğin öngörülemeyeceğini, önce yola çıkıp, engelleri aşıp, tepeye çıkıp oradan tepenin arkasının görülebileceğini düşünüyor: “Çok uzun vadeli kariyer planlarına inanamıyorum, kendi hayatımdan edindiğim deneyimlerle keskin ve iddialı laflar etmekten özellikle kaçınıyorum.”

“Şirketin başarısının tamamı, ekip başarısıdır”: Dünyadaki firmalara da bakıldığında ekip başarısının öne çıktığını belirten Koyuncu, dünyada teknoloji şirketlerinin yükselmesiyle ortaya çıkan Steve Jobs, Bill Gates, Elon Musk gibi yeni liderlere yani kişisel kahramanlara inanmıyor: “Bunlar tam bir Amerikan kültürü. Bir tane adam çıkmış, bütün şirketi kurmuş, her şeyi düşünmüş, en önemli kararları almış, doğru insanları seçmiş... Ben hayatım boyunca bireysel başarılara inanmadım, ekip başarısına inandım. Her zaman, doğru insanlarla; doğru ekiple doğru organizasyonla çalışmanın önemine inanırım. Avrupa kültürünün temelinde bu var. Gerçekçi bakıyor, her zaman için yönetimde dengeli yaklaşmak gerektiğine inanıyorum. Şirketin başarısının tamamı, ekip başarısıdır. Logo’nun son 5 yılda ortalama bileşik büyüme oranı yüzde 33. Bu da aşağı yukarı her 2.5 yılda bir şirketi 2 kat büyüttüğümüz anlamına geliyor. Biz bunu devam ettirmek istiyoruz.”

Her şey doğru ekiptir, iyi bir yönetici, iyi insan seçen demektir”: Kimi zaman çok yoğun çalışan, hatta işle ilgili konuları kafaya takıp uyuyamadığı zamanlar, bazen de işten tamamen koptuğu, kendini çok yalnız hissettiği dönemler de bulunan Koyuncu, iş hayatının tek düze bir çizgiden oluşmadığına dikkat çekiyor: “İş hayatı inişler ve çıkışlardan oluşur, önemli olan uzun vadede o istikrarı sağlamaktır. Günün sonunda siz o hedefler doğrultusunda yapmanız gerekenleri yapıyor musunuz, önemli olan o. Bir çizginiz olmalı ve o çizgiden çok sapmamalısınız. Bazen az, bazen çok o çizginin sağında solunda gezebilirsiniz ama o çizgiyi devam ettirmelisiniz. Ben kendine güvenen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarımı çok iyi bilen bir insanım. Her şey doğru ekiptir, iyi bir yönetici, iyi insan seçen demektir.”

“CEO için derinleşmekten çok genişlemek önemlidir”
Kontrollü ve ölçülü risk almak:
Buğra Koyuncu, anlatıyor: “Üst düzey yönetimde derinleşmekten daha çok genişlemek önemlidir. Belirli bir alanda uzman olmak değil, birçok alanda karar verebilecek kadar bilgi sahibi olmak önemlidir. Vizyon sahibi olmak için o geniş bakış açısına sahip olmak lazım. Dünya, sektörünüz, işiniz hakkında bilgi sahibi olmalısınız, örneğin; finans, yatırım fonları, dünyada kim, hangi riskleri alıyor, rakipler ne yapıyor, bilmelisiniz. Kontrollü ve ölçülü risk almak gerekiyor. Risk almadan kazanç olmuyor, bu hayatın en temel kurallarından biridir. Bir de tabii elini taşın altına sokmak lazım. Ne etliye ne sütlüye karışmayan, risk almayan yönetici de olamaz. Sonuçta herşeyin sorumlusu sizsiniz, sırtınızda bir yük taşıyorsunuz, o yüzden oradasınız. Risk almayacaksınız başka birinden ne farkınız kalacak?"

Diyarbakır, Balıkesir, Tekirdağ, İstanbul
Annesi İlkokul Öğretmeni, babası lisede Coğrafya Öğretmeni, Yunanistan göçmeni ailenin tek çocuğu Mehmet Buğra Koyuncu, 1970’te Diyarbakır’da dünyaya ‘merhaba’ der. Annesinin babası Kırklareli’de Özel İdare’de devlet memuruymuş. En çok etkilendiği ve rol modellerinden ilki; dedesi. Çok meraklı, çok okuyan, evinde kütüphanesi olan, resim yapan, açık ve ileri görüşlü, herşeyi değiştirmeye, olumluya götürmeye çalışan, çok şakacı, sevgi dolu bir dede. Buğra Koyuncu da dedesi gibi uzun yıllardır resim yapıyor. 4 yaşındayken Balıkesir’e taşınırlar, 6 Eylül İlkokulu’na başlar. Hoşgörüsüz, çocuklarla arasına mesafe koyan, aşırı disiplinli, otoriter ilkokul öğretmeni onu olumsuz etkiler, kurumsal yapılara karşı bir kızgınlık uyandırır. İlkokul 4’üncü sınıftayken Tekirdağ’a taşınırlar, Süleymanpaşa İlkokulu... Buradaki ilkokul öğretmeni tam tersidir, mandolin çalan, resim yapan, sanatla ilgilenen, hayatla son derece barışık öğretmeni sayesinde olayların farklı yüzünü keşfetmeyi öğrenir, daha hoşgörülü olmayı, hayatın daha geniş bir perspektiften ele alınması gerektiğini öğrenir. Sonra Namık Kemal Lisesi…

Mutlu bir çocukluk ve ilk gençlikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kontrol ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü kazanır. Şehrin büyüklüğünden ziyade koşullar nedeniyle adapte olmakta çok zorlanır ama uyum sağlar. Hayatın duvarlara çarparak öğrenmelerle gerçekleştiğini farkeder. Üniversite eğitiminin en büyük kazanımlarından birisi mühendislik eğitiminin temel nosyonudur: “Mühendislik demek; analitik bakış açısına sahip olabilmek, rasyonel düşünmek, ölçmek, ölçerek değerlendirmek gibi bir takım yetenekler. Öğretmenlerimden ve arkadaşlarımdan çok fazla şey öğrendim. Fizik Hocam Prof.Dr. Mahmut Hortaçsu’nun beni ‘siz’ diye karşılaması ve birey olarak eşit muamele yapması beni çok etkiledi, bundan sonraki hayatımda da benim çok önemsediğim konulardan birisi bu oldu. İkincisi ise bana muhakeme yeteneğini öğretti.”

En önemli staj deneyimi, Eskişehir’de TÜLOMSAŞ’ta, gerçek bir kurumla tanıştığı ilk tecrübesidir. Sinema ve edebiyatla yakından ilgilenir, film festivallerini takip eder, bol bol kitap okur, siyasi bir hareketin içinde olmasa da politikayla ilgilenir, bu deneyimler, ilgi alanlarını geniş tutmayı öğretir. Mezun olmadan Logo’da çalışan üniversite arkadaşlarından birinin tavsiyesiyle Logo’da 1993’te Sistem Analisti olarak işe başlar, 1994’te de üniversiteden mezun olur. Logo’da sırasıyla; Proje Yöneticisi ve Ürün Geliştirme Müdürü, 2004’ten itibaren Genel Müdür, 2011’den itibaren İcra Kurulu Başkanı olur. Koyuncu, bugün Logo Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Logo Grup CEO’su, aynı zamanda Logo Grup Komitesi Üyesi.

Buğra Koyuncu için; ilk iş; eşittir, son iş olur. 28 yıldır aynı şirkette bulunmasını şirketin yapısına da bağlıyor: “Çünkü benim çalıştığım şirket hiçbir zaman aynı şirket olmadı. 36 yıllık bir şirket. Hiçbir 10 senesi, bir önceki 10 senesine benzemiyor. O kadar kırılma noktaları var ki bunun içerisinde bazıları;  teknolojik paradigma değişimleri, bazıları halka açılma, yatırım fonlarının şirkete girişi gibi farklı atılımlar. Logo’da hiçbir zaman rutin bir çalışma hayatımız olmadı. Meydan okumalar, değişimlerle karşılaştık. Logo 2000’de halka arz gerçekleştiren ilk yazılım firması oldu. Birçok şirket satın alımları, yurt dışı yatırımları yaptık. Birikimlerime baktığımda, kendimi 10 şirkette çalışmış gibi hissediyorum. Böyle bir gelişim çizgisi önüme açıldığı için kendimi çok şanslı hissediyorum.” Şirket ortaklarından; Murat Keleş (sonra ortaklığı sonlandı), Turgay Ataç ve Tuğrul Tekbulut’tan etkilenir: “Hayatımdaki dönüm noktasını Tuğrul Bey sağladı. Zeki, vizyoner ve alçakgönüllü. Şirketin içinde bir arkadaş ortamı sözkonusu, klasik anlamda bir hiyerarşi hiçbir zaman olmamıştır. Birlikte iş yapmanın anlamını, kurumsal yapının farklı da olabileceğini öğrendikçe, enerji ve motivasyonum arttı, benimsedim.”

En sevdiği; seyahat etmek: Güneydoğu Asya ve Güney Amerika ülkeleri, özellikle Kamboçya, Vietnam ve Kolombiya…Farklı kültürler, farklı anlayışların kişiyi genişlettiğini düşünüyor. Çocukluğunda klasiklere ilgi duydu. Rus edebiyatından Dostoyevski ve Gorki, Türk edebiyatından Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Dan Brown, büyülü gerçekçilik akımının öncüsü Gabriel Garcia Marquez ve bu akımın Türkiye’deki temsilcisi gördüğü Latife Tekin’i çok seviyor. Düzenli koşuyor, spor yapıyor ancak Pandemi nedeniyle ara vermiş. Hiçbir zaman klasik giyinmeyi tercih etmemiş, mecbur kalınca kravat takıyor.

Yorumlar (3)
İbrahim gülçiftçi 2 yıl önce
Namık kemal lisesi sıra arkadaşım. Süper zekası ile derslerinde gösterdiği başarılardan çok daha fazlasını karakteri ve çalışkanlığıyla iş hayatında da ziyadesiyle fazla göstermiş.
Tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum
35 yıl sonra sanalda rastladığım sıra arkadaşımla nekadar gurur duysam azdır.
Filiz Döloğlu Er 3 yıl önce
Buğra Bey'in hayatının bu detayını bilmiyordum. Kendisiyle yakın çalışma fırsatı bulan şanslı kişilerden olduğuma inanırım. Zeki, alçakgönüllü, hoşgörülü, basit ve hızlı kararlarla çok iş yapabilen, en önemlisi doğal ve gerçekten örnek alınacak bir lider.
Gülderen Kürekçi 1 yıl önce
Buğra benim de Tekirdağ Namık Kemal lisesinden sınıf arkadaşım, yıllar sonra çok tesadüfi bu ropörtaja denk gelmek hem çok şaşırttı hem de çok gururlandım. Buğra lisedeyken de böyle olgun, karakterli, pratik, gelişime çok açıktı, kendisinin de ifade ettiği gibi çizgisinden pek şaşmamış, tebrikler.